Şu anda okuyorsunuz
HERMAPHRODİTE

HERMAPHRODİTE

HERMAPHRODİTE

Aşk ve güzellik Tanrıçası güzeller güzeli Aphrodite, bir gün üvey kardeşi; habercilerin, tüccarların koruyucu Tanrısı Hermes ile birlikte olmuş ve O’ndan gebe kalıp bir erkek çocuk dünyaya getirmiş. Bebeğe anne ve babasının isimlerini bir arada taşıyan “Hermaphrodite” adını vermişler… Bir rivayete göre Aphrodite, oğlunu herkesten gizlemek için onu İda dağının perilerine emanet etmiş. Periler onu ormanda büyütmüşler. Dağlarda, bayırlarda, bahçelerde yorulmadan koşan Hermaphrodite, sürekli ormanın ücra köşelerini keşfe çıkmaktan hoşlanırmış. Hermaphrodite gençlik çağına geldiğinde dünyayı dolaşmak için yola çıkmaya karar vermiş. Halikarnas’a kadar gelmiş. Limanın hemen yanında, bugünkü adı Bardakçı Koyu olan yere, “Salmakis Koyu”na ulaşmış…. Koy sanki cennetten bir köşe gibiymiş. Küçük, berrak bir göl bu koya bambaşka bir güzellik katıyormuş. Göle şırıl şırıl akan, bir de su varmış. Bu şirin koyda, kendi güzelliğine hayran, uzun saçlı, mavi gözlü “Salmakis” adında bir su perisi yaşarmış. Suya daldığı zaman suyla bir olup akan Salmakis gece gündüz çırılçıplak vücuduyla suya girer çıkarmış… Bir gün Hermaphrodite, göl kenarındaki rengarenk çiçeklerin arasında dolaşırken, suya girip yıkanmak ister ve tam da o sırada göle dalıp çıkan Salmakis’le göz göze gelir. Salmakis, Hermaphrodite’in güzelliğine hayran olmuştur, heyecandan dili tutulan peri kızı genç adama aşık olur. Titreyen sesiyle Hermaphrodit’e yaklaşır, ellerinden tutar, gözleri gözlerinde güzelliğini över ve O’na beraber yaşamayı teklif eder… Genç ve çekingen bir genç olan Hermaphrodite; utanır, sıkılır ve sessizce oradan uzaklaşıp, serinlemek, biraz da heyecanını giderip, rahatlamak için bir palmiyenin altına oturup peri kızının gitmesini bekler. Biraz dinlendikten ve Salmakis’in gittiğinden emin olduktan sonra soyunup, yıkanmak için gölün serin sularında yüzmeye başlar. Oysa ki, Salmakis bir sakız ağacının ardına gizlenip delikanlıyı seyrediyordur. Bu ilahi güzelliğe bir an önce kavuşabilmek için, yerinden fırlayıp, suya atlar, kolları ve bacakları ile delikanlıyı sarıp sarmalar. Hermaphrodite’i kendisi ile olmaya ikna etmeye çalışır. Ancak Hermaphrodite böyle bir şey yapamayacağını söyleyerek onun kollarından sıyrılır. Hermaphrodit tarafından reddedilen su perisi Salmakis, Tanrılara haykırarak yalvarır: “Ey yüce tanrılar! Ne olur bu yakışıklı delikanlıyı benden ayırmayın, aynı bedende bir can gibi olalım. Hiçbir güç bizi birbirimizden ayırmasın”… Tanrılar; Salmakis’in o büyük aşkını, Hermaphrodite’in bedeninde birleştirerek ölümsüzleştirmişler ve o günden sonra Hermaphrodite insan vücudunda hem erkek hem de kadın yarımlarının bölünmez bir bütünü, iki cinsli bir mitos olarak dünyamızda yaşamış…

* Platon’a göre insanların hepsi başlangıçta birer Hermaphrodite imişler. Sonradan bölününce birbirlerini çok arar birbirlerinin ardından koşar olmuşlar….

* Shakespeare de, “Venüs ile Adonis” adlı uzun şiirini yazarken bu öyküden esinlenmiştir…

* Tablo Belçikalı neoklasik ressam François Joseph Navez tarafından 1829 yılında tamamlanmış. Eser Belçika “Genth Güzel Sanatlar Müzesi” nde sergilenmektedir…

Ege’nin Antik Öyküleri/ Ahmet Semih Tulay…

@arkeoportal

Sedef DİNKÇİ

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır