Şu anda okuyorsunuz
GÖBEKLİTEPE TAHMİNLERİ-2

GÖBEKLİTEPE TAHMİNLERİ-2

sedef

Gökyüzünün sonsuzluğu ve oradan gelen her şey insanlar için merak konusu olmuştur, bu merak günümüzde bile hala sürüyor. Gökyüzünü parlatan yıldırımlar, ardından yağan yağmurlar, sonrasında tekrar ışınlarını dünyaya yollayan güneş ve gecelerini aydınlatan ay ile milyarlarca yıldız. Bunların ilkel yaşam formunda insanlar için ne kadar muazzam olaylar olduğunu düşünsenize. Erişemedikleri, ne zaman ne geleceğini kestiremedikleri bir takım olayların gerçekleştiği gökyüzü, eski çağlarda insanlar için üstün bir gücün eylemleriydi. Bu onlar için ancak bir Tanrı olabilirdi. Bu açıdan bakınca Göbeklitepe de, Tanrılara ithaf edilmiş devasa sütunlar ve üzerlerinde o gün için bildikleri hayvan türlerinin tasvirleriyle tanımladıkları semboller, gökyüzü temalı kendilerine ait bir inancın sembolleri olabilir…
İşte buradan yola çıkan tüm araştırmacılar bir çok diğer kadim yapılarda olduğu gibi bu kompleksin de yıldızlar tarafından yönlendirildiği fikrine olumlu bakıyorlar. Dolayısıyla, o bölgenin kadim yerleşik halkı görünüşe göre sadece yapı inşasında değil, aynı zamanda astronomide de konu ile ilgili bilgiye sahipti! Dahası, onlar muhtemelen gözlemlerini kendi buldukları bir yöntemle, semboller şeklinde Tapınak sütunlarına belirli imgeleri oyarak kaydediyorlardı…
Araştırmacıların isim ya da numara verdikleri sütunlardan en çok üzerinde durulanı, 43 numaralı “Akbaba Sütunu” dur. Ayrıca; Nisan 2017’de, Akdeniz Arkeoloji ve Arkaeometri Edinburg Üniversitesinden iki araştırmacının konu ile ilgili bir raporunu “Arkeoastronomi ile Göbeklitepe’nin şifresini çözmek – Tilki Ne Anlatıyor?” başlığı ile yayınlamıştı.Bu iki araştırmacı, Martin B. Sweatman ve Dimitrios Tsikritsis;bu kompleksin kesinlikle kuzey – güney eksenine yönelen bir gözlemevi olarak hizmet ettiği sonucuna varmışlardı. Onlara göre Göbeklitepe’nin amacı meteor yağmurlarını gözlemek ve kuyruklu yıldız çarpmalarını kaydetmek idi. Aslında, Göbekli Tepe’nin insanlarının “Younger Dryas” olayından sorumlu olduğu öngörülen “Taurid meteor akışı”na karşı özel bir ilgiye sahip olduklarını da düşünüyorlar…

*Younger Dryas: yaklaşık 12.900 ila 11.700 yıl önce, Buzul çağının son dönemlerine denk gelen kademeli iklim ısınması ile günümüzde yaşadığımız iklimin başlangıç noktasıdır. Ayrıca bu döneme sebep olan olayın; Son yıllarda, son buzul çağının sonunda gezegenimizin tarihinde şiddetli sıcaklık gerçekleşen ve yaklaşık bin yıl süren düşüşüne Dünyanın kuzey yarımküresine bir meteoritin veya bir kaç meteroritin düşmesinin neden olduğu inkar edilemez gerçekleri ortaya çıktı. Bu konu yayınlanan “Clovis kültürünün harabeleri ve Younger Dryas bilmecesi” başlıklı kapsamlı bir makalede açıklanmıştır. Hatta 2010 yılı itibarı ile, Klaus Schmid, “D Çemberindeki bazı duvarlardaki sıvanın organik içeriğinin MÖ 11,530+220 yıl sapma ile=M.Ö 11.750 yılına karşılık geliyor!” demiş. Yani bu tarih 50 yıl sapma ile Younger Dryas’ın başlangıcını işaret eder…
Yoksa bütün bunlar, Younger Dryas gibi bir felaketin, saptanan gelecek yıllarda tekrarını insanlara anlatmak için mi???
3. Bölüm / 43. “T” Sütun…
Tarihin Sıfır Noktası…
Graham Hancock/ Tanrıların Parmak İzleri…
@arkeoportal👈
SEDEF DİNKÇİ…

sedef
Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır