Şu anda okuyorsunuz
SEMİRAMİS…

SEMİRAMİS…

semiramis

M.Ö. 9. yy’da, Homeros’un Truva’nın düşüşü üzerine Yunanistan’da destanlar yazdığı dönemde, güzel Semiramis Mezopotamya’da hüküm sürüyordu. Asurluların esiri bir prensesken, Asur kralının karısı olan bu sıradışı kraliçe, binlerce yıldır hayalleri süslemekten hiç vazgeçmedi… Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’in hışmına uğrayanlardan biri olan Tanrıça Derketo, Mitoloji yazarlarından Diodoros’a göre, Mezopotamya bölgesindeki bir gölde yaşar… Bu Derketo adında kadın yüzlü, balık gövdeli halim selim Tanrıçayı Afrodit çok kıskanırdı, bu yüzden onun yüreğini ölümlü insanoğullarından bir çobanın aşkıyla tutuşturur. Haliyle bir yazgı olarak Tanrıça Derketo, bu çobanla evlenir. Bir müddet sonra nur topu güzel bir kız çocukları olur. Ama gene de bir Tanrıça olarak, bir insanoğlu olan bir çobanla evlenmiş olmasını bir türlü kendine yediremez Derketo. Bu yüzden de çoban kocasının aklına girer ve bebeğini de dağ başındaki ormana bırakıp o yöredeki bir gölde, ölümlü insanlardan uzak, Tanrıça olarak yaşamını sürdürmeye devam eder. Ormana bırakılmış bu öksüz bebeği, o yörenin kumruları sahiplenirler. Ülke Kralının da, bu ormana yakın bir mandırası vardır ve kumrular; mandıradan çaldıkları peynir, süt gibi yiyeceklerle bebeği her gün beslerler. Ama mandıra çalışanları, kumruların sık sık alıp götürdükleri süt ve peynirler yüzünden kuşkuya kapılırlar ve bir süre hırsız kumruların izini sürerler. Sonunda dağ başında bırakılmış bebeği bulurlar. Onu alıp mandıraya getirirler ve bebeğe “kumrulardan gelen” anlamına gelen “Semiramis” adını verirler. Mandıra çalışanlarının karşılıksız sevgisiyle de dokunup okşanan bebek büyüyüp, serpilir, kısa sürede güzeller güzeli bir kız olup çıkar ortaya… Günün birinde mandıraya gelen Kralın yanındaki komutanı Oannes, genç kızı görür ve ona aşık olur. Afrodit’in şerrinden gizlice evlenirler. Semiramis, kocasının yanında yer alan, onu başarıya götüren her konuda ona yardımcı olan,çalışkan bir kadındır. Ne var ki bu mutlu yuvaları, Tanrıça Afrodit’in kıskançlığını ve Semiramis’in anası Derketo’ya olan eski kinini körüklemekte gecikmez… O sıralarda da Babil Kralı Ninos’u, bugünkü İran sınırları içinde bulunan Baktriya Krallığı’nı ele geçirmek için savaş açmaya kışkırtır. Ninos, eğer kazanırsa en sevdiği iki Tanrı olan Bab ve İlon’un isimlerini birleştirip buraya “Babilon” adını vereceğini açıklar. Semiramis’in kocası da bu savaşa katılır. Ama Kral Ninos’un, başvurduğu bütün savaş hilelerine karşın, işgal ettiği ülke direnmektedir, savaş uzadıkça uzar. Bunun üzerine Oannes, hasretine dayanamadığı karısı Semiramis’i yanına getirtir. Çok zeki ve becerikli olan Semiramis, Baktriya Krallığı’nın düşmeyen ve direnen kalesini ele geçirmek için akıllıca bir plan uygular. Hasım ordular düz ovada savaşırlarken Semiramis; yedeğine aldığı askerlerle, karşı cephedeki güvenlik çemberinin bir boşluğundan yararlanarak, kalenin kulesine tırmanmayı başarır. Böylece savaşın yengiyle sonuçlanmasını sağlayan bu güzel kadın; Kral Ninos’un ilgisini çeker… Asur Kralı Ninos bu savaşçıyı bulup huzuruna getirilmesini emreder. Eşi Oannes ise Semiramis’i göz önüne çıkarmak istemez ama Kral onu ölümle tehdit edince Semiramis’i Kralın önüne getiren eşi “bu cengaver, bir kadındır hükümdarım” demekten başka bir çare bulamaz… Ninos, çok da güzel olan bu kadına hayran olur ve öylesine tutulur ki, onu Kraliçe olarak sarayına almaya karar verir. Haliyle kocası olan Oannes’ten Semiramis’i ister. Bunun karşılığında da kendi kız kardeşini ona vermeyi önerir. Bu öneriyi kabul etmezse onu öldüreceğini söyler. Karısı Semiramis’i çok seven Oannes, Krala hayır diyemez ama bunu kendine de yediremez ve bir rivayete göre intihar eder… Zorla Kralın karısı olsa da Semiramis artık bir Kraliçedir, üstelik de bu sonsuz imkanlara kavuşma hissi çok hoşuna gitmiştir. Ninos ise o kadar aşıktır ki Kraliçe Semiramis için yapamayacağı şey yoktur. Semiramis Krala büyüdüğü yerin yeşillikler içinde bir cennet olduğunu ve oraya olan özlemini anlatır,Ninos, Semiramis’in bu özlemini gidermek için “Dünyanın Yedi Harikası”ndan birisi olan “Babil’in Asma Bahçeleri”ni tamamen onun isteğine ve zevkine göre inşa ettirir… Kral Ninos’un aşkı ölümsüzdür,ama ya kendisi? Bir müddet sonra iktidarın başdöndürücü sonsuz imkanlarına kapılan ve hırs yapan Semiramis, Kral Ninos’u zehirler. Kraliçe olarak onun tahtına kurulur. Fakat bu arada Semiramis hamiledir. İleride kendisine rakip olacağını düşünerek doğumunu zekice gizleyen Semiramis, bir erkek çocuk dünyaya getirir ve onu öldürüp yok etmesi için adamlarına verir… Yıllar içinde Babil işgalleri sürerken Semiramis zor günler geçirir ve köylü bir çocuğun başarıları, orduyu ayaklandırması konuşulur. Kraliçe Semiramis ise onu saraya çağırtıp güzelliğiyle etkileme ve ondan fikir alma derdindedir. Fakat çocuğu görür görmez oğlu “Ninyas”ı tanır ve öldürülmeyip saklandığını öğrenir. Anne şefkati ve iktidar hırsı arasında kalan Semiramis oğluyla beraber hükümdarlığı sürdürüp, onu yanından ayırma onu yanından ayırmamayı düşünerek, oğluna tek bir şart koyar “kendisi dışında hayatında başka bir kadın olmayacaktır”. Ancak Ninyas bir kıza aşıktır ve çevresinin de kışkırtmasıyla Kraliçe Semiramis’i öldürmek için plan yapar. Fakat efsaneler Semiramis’in annesi Derketo’dan geçen “tanrısal yetenekler”i olduğundan bahseder, bu yüzden tüm planlardan haberdar olur… Oğlu Ninyas’la hayatı konusunda karşı karşıya gelmek istemez ve bir gece Tanrılara “ben herhangi bir kadın değilim, sizin çocuğunuzum ve herhangi bir kadın gibi de ölmem” der. Ertesi sabah Semiramis’i öldürmek için balkonunun altına rahiplerle gelen oğlu Tanrıya dua eder. Semiramis’in de balkona çıkıp duaya katılmasını beklerler ama balkonda sadece bir “kumru” vardır. Kumru göklere doğru havalanır. Sarayı altüst ederler Kraliçe Semiramis’ten hiç bir iz bulamazlar, onun kumrulardan gelip, kumrulara uçtuğuna inanırlar. Bu sebeple de Semiramis’in yaşayıp yaşamadığı hiçbir zaman bilinmemiştir…

*Asur kraliçesi hakkındaki efsanelerden ilham alan 17. yüzyıl ressamı Louis de Caullery, Semiramis’i Babil’in kapılarının önünde Kraliyet sembolü olan bir aslanı avlarken tasvir etmiş.Tablo, Fransa’daki “Musée Fabre” de, “Montpellier” koleksiyonların bir parçasıdır. ..

Alan Paris/ “Semiramis” tavsiye ederim…

Sedef DİNKÇİ

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır