BRİSEİS…

Akhilleus Troya için yola çıktığında, savaşın bu kadar uzun sürebileceğini kimse gibi O da tahmin etmiyordu. Ama Troya dişli bir rakipti, mücadele uzadıkça ordunun direnci kırılmasın diye, Troya’ya yakın Ege şehirlerini yağmalamaya başlamıştı. Ele geçirdiği altın,tunç, demir eşyaları ve değerli silahları ordusuna ve büyük Komutan Agamemnon’a yollarken, savaş ganimeti olarak aldığı soylu kadınları kendine ayırıyordu. Yolu üzerindeki Lyrnessos şehrinde, aldığı ganimetler içinde en kıymetlisi, Apollon Tapınağının rahibi soylu Khryses’in kızı Briseis’ti… Asıl adı Hippodemieia olan Briseis aslında evli bir kadındı, ancak Akhilleus kocasını öldürdükten sonra O’nu da esir almıştı. Kocasının ölümü ve yaşadığı şehrin yakılıp yıkılması, babasından ayrı düşmesi Briseis’i perişan etmişti. Bu kederli günlerinde Akhilleus’un kuzeni Patroklos O’nu teselli etmiş, “sen esir değilsin, Akhilleus’un has karısı sen olacaksın” diye ikna etmişti… Briseis Akhillus’a karılık yapmaya,hatta zaman geçtikçe onu sevmeye başladı, hatta Akhilleus da Briseis’i kendi karısından üstün tutmaya başlamıştı… Tanrı Apollon olayları duyunca, Akhilleus’un bu yağmalama işlerine, Briseis’in kocasının katline ve kaçırılmasına çok sinirlenir. Agamemnon’a; Briseis’i geri vermesini, yoksa Akhilleus’ un ordusunu güçsüz düşürmek için salgın hastalıkları üzerlerine yollayacağını söyler… Bu tehditlere sinirlenen Agamemnon seslenir, dehşet, korku ve panik Tanrısı Phoibos üzerinden Apollon’a; Phoibos Apollon istiyorsa Briseis’i ille de, Şu gemimle,yolda şlarımla göndereceğim O’nu. Ama barakandan alacağım kendim gelip senin onur payını, Güzel yanaklı Breseis’i… Senden ne güçlü olduğumu o zaman anla da gör… Korksun boy ölçüşmekten, ibret alsın, Kim benimle eşit görmek isterse kendini… Ve Agamemnon Akhilleus’a, Briseis’i geri vermesini emreder. Çünkü Troya bir türlü düşmüyor, Akhalılar Troya’nın surlarını bir türlü aşamıyor ve bu yüzden savaş uzadıkça uzuyordur. Zaten tüm bunlar Akha ordusunu yeterince bezdirmiştir… Ama Akhilleus bu emri saçma bulur ve Agamemnon’la kavgaya tutuşur,ancak araya Athena girer ve kavga yatışır. Agamemnon gemisine bindirdiği Briseis’i yollar Lyrnessos şehrine, babasına gerisin geriye. Apollon yatışsın diye de yüz sığırlık kurban keser Tapınağına… Bu olaydan sonra ortalık karışır, Akhilleus “bir daha Troya için savaşmayacağım” der. Önceleri Agamemnon umursamaz, ama gün geçtikçe Akhalar zayıf düşer. Akhilleus’un annesi Zeus’a “benim oğlum razı gelmedikçe Akhalar kazanamasın bu savaşı “ diye baskı yapar. Agamemnon bakar olacak gibi değil, salgından kaçarken savaşı kaybedecek, haber yollar Akhilleus’a “elimle geri getireceğim Briseis’i, gelsin savaş meydanına “diye… Akhilleus’un acı gününde döner gelir Briseis, birlikte ağlarlar Patroklos’un ölümüne. Sevgisiyle iyi eder Akhilleus’u Briseis. Ne yazık ki bir kaç gün uzağında bekler ölüm Akhilleus’u,tam da sevgileri perçinlenmiş, birbirlerinin aşklarına inanmışken ikiside… Sinsi ölüm, kin ile beslenen kötü ruhlara teslim eder sevdiğini, böyle biter aşkı Briseis’in, kalır bir başına Troya’da. Biz O’na “kasap” derdik diye anlatır kızlara, “savaşlar bir tarafın kahramanı diğer tarafın canisidir. Yüce Akhilleus. Zeki Akhilleus. Işıl ışıl Akhilleus, tanrılara benzeyen Akhilleus… Övgü dolu sıfatlar nasıl da üst üste yığılıyordu. Ama biz ondan bahsederken bu isimlerin hiçbirini kullanmazdık. Kasap derdik biz ona.” Bir savaş daha bir kadını oradan oraya sürükleyerek yerle bir eder bu hikayede, hayatı tepetaklak olur. “Kasap” dediğim adamın insani, zayıf yönlerini keşfettim, O’na can yoldaşı ve sevgili oldum, ama kaderimi düzeltemedim…”

*Kitap “ Kızların Suskunluğu” – Pat Barker…

*Tablo 1650 yılında Fransız ressam Peter Poul Rubens tarafından tamamlanmış “Briseis returning Achilles” adlı eseridir. Tablonun orijinali Budapeşte “Museum of Arts” da sergilenmektedir…

*Müzik James Horner-aşağıdaki linkten dinleyebilirsiniz…

https://youtu.be/RPnbMIbYttw Mitoloji Sözlüğü – Azra Erhat…

Sedef DİNKÇİ