Şu anda okuyorsunuz
PAKO BENİM KÖPEĞİM DEĞİL BEN PAKO’NUN İNSANIYIM

PAKO BENİM KÖPEĞİM DEĞİL BEN PAKO’NUN İNSANIYIM

PAKO BENİM KÖPEĞİM DEĞİL BEN PAKO’NUN İNSANIYIM

Sevgili La Femme Nicomedia takipçilerim bu hafta yazımı geçen hafta kaybettiğimiz usta gazeteci Bekir COŞKUN üzerine derledim. İyi okumalar.
50 senelik meslek hayatında son olarak Sözcü gazetesinde yazıyordu. Son yazısı da 4 Ekim Dünya hayvanları koruma Günü’nde kaleme almış hayvanlara uygulanan şiddete tepki göstermişti. COŞKUN okurlarına “hayallerimiz düne göre daha fazla. Bu yaz böyle geçti, gelecek yazı bilmem” diye seslenmişti.
Hayran olduğum gazeteciliği ve köşe yazarlığı ile Bekir COŞKUN çok sevdiği “Pako” adını verdiği köpeğine mektuplar yazıyordu. Pako’ya mektuplar adı altında her şeyi yazıyordu. Duyması gereken insanların duymadığını ima ederek, bu davranışla köpeğin bile, duymayan yetkililerden daha duyarlı olduğunu ima ederdi. Asla açıkça kelimelere dökmezdi. Çünkü “Pako’ya mektuplar” başlığı bile yeterdi bunu anlatmaya.
Hadi şimdi o mektuplardan birine bir göz atalım ne dersiniz?


Haberler kötü Pako…
Bir kuduz olayı görülünce, İstanbul tarihinin en büyük köpek katliamını yaşıyor. Eli silahlı belediye timleri ortalık ağarmadan, çocuklar uyanmadan, sokaklarda ne kadar kedi-köpek varsa vuruyorlar.
Padişahlar dahi “ hayvanları öldürünce İstanbul’un başına bir iş geliyor” inancıyla hiçbir zaman böyle yapmadılar.


Canım sıkkın Pako…
Bir başka köşe yazısında da kuduzla ilgili şunları yazmıştı.
Köpeklerin öldürülmesini savunan birisi ahmakça bana “ Hiç senin yakının kuduzdan öldü mü?…” diye sormuştu. Hayvanlar için canını veren karım Andree’nin babası öldü. Kaç yıl önce Andree’nin babası çalıştığı elçiliğin önünde köpeği İvri’yi gezdirirken bir başka köpek ortaya çıkınca eli sıyrıldı. Sıyrığın neden olduğunu bilmediği halde ne olur ne olmaz diyerek Hıfzısıhha Enstütüsü’ne gidip kuduz aşısı yaptırdı. İkinci gün genç yaşta yaşamını yitirdi. Çünkü yerli kuduz aşısı kurtarmak yerine öldürüyordu.
Ancak aile, hayvanlara karşı hiç kin duymadı. İvri, ömrünün sonuna kadar o evde mutlu yaşadı. Ve sevgili Andree bir kedinin-köpeğin canı yandığında oturup ağlar.
Kuduz görüldüyse, hayvanların değil, bir toplumun ayıbıdır. Tıpkı fabrika atığının bağlandığı ırmağın zehirli akması gibi…
Canım sıkkın Pako…
Acımasızlığımız ve yüreğimizde zaman zaman vahşet için…
Sürek avı ile yavruları bile öldürülen dilsiz dostlarımız için…
Üzgünüm Pako, üzgünüm…


Hayvan sevgisinin en saf ve karşılıksız sevgilerden biri olduğunu ve her yaşta okuyucuya hitap eden insandı Bekir Coşkun.
Uygar, ileri ülkelerde her evde bir kedinin, köpeğin, kuşun olması onların sorumluluğunun çocuklara bırakılması boşuna değil derdi yazılarında. Biz çocuklarımıza sevgiyi öğretelim diye vurgulardı bıkmadan.
“Doğa bir bütündür. Dal yoksa kuş olmaz, ağaç olmadan orman, orman olmadan hava, hava olmadan su, su olmadan yaşam düşünülemez. Bir ceviz ağacı üzerinde oynaya sincaplarla güzeldir” demiştir, Yazılarında.

İlginizi Çekebilir
kedi


Sevgili lafemme Nicomedia takipçileri, gönül melekleri bu dünyadan bir Bekir Coşkun geldi ve geçti.
O bir gönül meleğiydi. Köpeği için “Pako benim köpeğim değil, ben Pako’nun insanıyım” demişti. Bu lafı yüreklerimize adeta kazıdı.
Değerli insan gazeteci yazar Bekir COŞKUN’u rahmetle saygıyla anıyorum. Onun dediği gibi hayvanlara yaşam şansı verenlerden olmanız dileğiyle.

Gelecek haftaya kadar sevgiyle kalın esen kalın.
Zerrin Akıncıbaşı KAPLAN

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
2
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır