Şu anda okuyorsunuz
– Kadıköy – Moda – İstanbul

– Kadıköy – Moda – İstanbul

İzmit’ de doğup, İstanbul’da okumuş, yurdumuzun her yöresinde görev yapmış ama, şu anda Ankara’ da yaşamak durumunda olan bana, herhangi biri : “ İstanbul’u nasıl bilirsin? diye sorsa inanın aklıma ilk olarak KADIKÖY semti gelir… Neden? derseniz, ilk flaşı Edebiyat öğretmenim çakmıştı “ derim… Sayın Mehmet Pekmezci . “ KADIKÖY aslında Kadı ‘nın köyüdür, Kadı çok zengindir ve her yer ona aittir, zaman içinde insanımız bunu rahat söyleyememiş ve Kadı’ nın köyü yerine KADIKÖY demeye başlamıştır,,Bir gün yine insanlarımız o kadar nazik, o kadar hayvan sever olup, o kadar incelecekler ki, benim ömrüm yetmez ama, sizler bu semtin “KEDİKÖY” olarak değiştiğine şahit olabilirsiniz “ falan demişti… O zamanlar bu konu üzerine çok düşünmüş ama, bir sonuca varamamıştım, şimdilerde daha mantıklı geliyor bana.

İstanbul ile ilk tanışmam 1963 yılında olmuştu.Ast subay ile Subayın aralarındaki farkı bile çözemediğim o yıllarda, “ Ast subay okulu harikadır “ diyerek, beni Beylerbeyi Dz. Ast Sb. Sınıf Hazırlama okulları imtihanına sokmuşlardı… “Gitmişken bir iki yer görelim” diyen babam, önce beni karşıya geçirmiş, Eminönü cami civarında bulunan bir dönercide, tadı hala damağımda olan pilav üstü dönerimi ısmarlamış, daha sonra da Karaköy – Kadıköy vapuru ile karşıya geçirip, Kadıköy çarşısında gezdirmişti… Akşam doğru da Hacı Muhittin veya Hacı Bekir den lokumlarımızı alıp İzmit’deki evimize dönmüştük.Bir hafta kadar sonra, Adnan Menderes’in Adalet partisinde ocak başkanı olan babamın müthiş sicili sayesinde, (?) O okula alınmamış ve mahalleye yaptığım ön anons yüzünden çok utanmış, bir iki gün ağlamıştım.

Güzel İstanbul ile tekrar bulaşmam için tam tamına 6 yıla daha ihtiyacım vardı. 1969-70 döneminde İst. Yıldız Teknik üniversitesini ( O zamanki adı : İst. Dev. Müh. Mim. Akademisi ) kazandım ve Beşiktaş ‘ta Ihlamur dere caddesine yerleştim. Sınıf arkadaşlarımın çoğu karşıdan gelirdi, lodoslu havalarda onlar gelemedi diye hocalara yalvarır, imtihanları tehir ettirirdik. İşte tam da o günlerde, onların daveti ile oralarda, özellikle KADIKÖY de çok uzun zamanlar geçirir, onlarla ders çalışır, aileleri ile yemek yer, hatta çoğu kez onlarda yatardım.

O güzel çocuklar sayesinde ( şimdi en küçüğü 68 yaşında ) günümüzde yerinde yeller esen, pardon ! Gökdelenler olan KADIKÖY SIRTLARINI “Duble tree” otelinin olduğu MÜHÜRDAR YOKUŞUNU tüm YAZLIK SİNEMALARI, OLİMPİA BİRAHANESİNİ, çarşı içindeki TATLISES LAHMACUN fırınını, yan yana dizilmiş ve deplasmana gelen rakip takım taraftarları ile bile sadece siyasetin konuşulup, kötü olan her şeyin eleştirildiği, karşılıklı kadehlerin tokuşturulduğu birahaneleri,o müthiş entellektüel ortamı,arkadaşlarımdan biri olan İOANNİS GALİÇİ’ nin düğününü yaptığımız Bahariye caddesindeki AYA TRİADA Rum ORTADOKS KİLİSESİNİ,Barış MANÇO ‘ nun evini, günümüzde METİN AŞIK YELKEN KULÜBÜ olan Kurbağalı dere civarındaki DERE AĞZI STADINI, Kabinleri, iskeleleri, denize iniş – çıkış merdivenleri ve atlama kulesi tamamen ahşaptan imal edilmiş olan MODA PLAJINI,SÜREYYA PLAJINI,İDEAL TEPE PLAJINI, ve o günlerde çok yakışıklı bir delikanlı olan Bülent ERSOY ile sık sık birlikte yüzdüğümüz CADDE BOSTAN PLAJINI, nereden görecek, oraları nasıl tanıyacak, o güzellikleri bu kadar sağlam nasıl hafızama kazıyacak ve nasıl bu günlere kadar taşıyacaktım ?

Maltepe Süreyya Plajı

   

Haydar paşa iskelesinden başlayan ve çok uzun bir sahili olan bu semt, ilk günden beri müthiş bilgili, sorup, soruşturan, gerektiğinde kurallara uygun olarak baş kaldıran, müslümanı ve gayri müslimi ile çok çok iyi geçinen,bizim zamanımızda İskenderun, Mersin ve Adana gibi sahil kesimlerinden bile yerli turist çeken, insanların Kuşadası veya Bodrum yerine MODA da yazlıklar kiralamalarına olanak veren müthiş bir tarihi doku ve çok mükemmel bir zenginliktir.

 

Kadıköy ayrıca, “ATATÜRK’ ün takımı” diye adlandırılan FENERBAHÇE ya de ev sahipliği yapmış, yıllarca dere ağzında toplanan taraftarlarını “ ONUNCU YIL MARŞI “ eşliğinde maçın yapılacağı stadlarına yönlendirmişlerdir.

İlginizi Çekebilir
izmit

Günümüzde belki bütün yazlık sinemalar kapatıldı ama, en azından SÜREYYA SİNEMASI büyük masraflar ile restore edilerek çok kullanışlı bir KÜLTÜR MERKEZİ haline getirildi. Aynı şekilde, tramvayların yok hükmünde sayıldığı günümüzde, işletilen bir NOSTALJİ TRAMVAYI da yüreklerimize su serpmektedir.

– Ziverbey’i ile Bağdat Caddesi ile genelde sahilinde boş alanlar bırakarak park sorununu çözmesi ile, hatta, denize kazıklar çakarak ve dolgu metodu ile alanlar kazanarak, trafiği rahat bir sahil yolu, bir iskele, pek çok park ve Re- kreasyon alanları yaratması ile, hala “ALBENİ” si çok yüksek ve çok güzel bir yer olarak anılmaktadır ve anılmaya da devam edilecektir…

Saygı ve sevgilerimle.

Hüsnü Sezai BALCI

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
4
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
2
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır