Şu anda okuyorsunuz
GEÇMİŞE ÖZLEM

GEÇMİŞE ÖZLEM

geçmişe özlem

İzmit’te doğup, İzmit’ te büyüyen ancak, ömrünün yarısını başka şehirlerde yaşamak zorunda kalmış bir kardeşiniz olarak öncelikle şunu belirtmek istiyorum :” İZMİT’imiz gerçekten çok özel bir şehirdir”…Onun suyundan içen, onu asla unutamaz. Hele hele FETHİYE CADDESİNDEN geçen,,, SARAY BAHÇESİNDEN gölcüğe, Değirmendere’ ye, Halıdere’ye, Ulaşlı’ya, Ereğli’ye ve Karamürsel’e doğru bakan,,, SEKA SİNEMASI’na, KAPALI OĞUZ’a, ORDUEVİ’ne, KARAÇETİN’e ve YURT SİNEMASI’na gidip film izleyen,,,FAYTON’ları ile şehir turu atan, SAAT KULESİ’nin altında çay içen, ESKİ STAD’da KOCAELİSPOR’u seyreden, VAPUR’una binip körfezimizi gezen,,,YARIMCA’da kiraz yiyip, denizine giren,,,TAVŞANTEPE’de veya HASTAHANE BAYIRI’nda piknik yapıp, uçurtma uçuran,,, klor alkalinin ve SEKA da işlenen tomrukların o kendine has kokularını içine çekmiş biri, bu şehri asla unutamaz ve benim gibi her fırsatta eline bir kalem alır, 50 li yıllardan beri hafızasına kazınmış bütün bu güzellikleri, çocukları, torunları ve sevdikleri için hiç üşenmeden bir solukta yazıverir.1956 senesinde, inşaatını hayal meyal hatırladığım kendi evimizi, ESKİ ASKERİ HASTAHANE’nin hemen yanında bitirmiştik. Oradaki komşularımızı 60 yıl sonra bile hala çok net hatırlıyorum, çünkü onlar sanki komşu değil de, akrabalarımız gibiydiler. Gaz lambalarının kullanıldığı, ihtilallerin olduğu, başbakanların yargılanıp asıldığı, büyüklerimizin ağdalı cümleler kurduğu o yıllarda komşuluk ilişkileri bambaşkaydı, hemen hemen her gece bir komşuya gidilir, en az 3 gaz lambasının ışığı altında annelerimiz sohbet eder, babalarımız siyaset konuşur, bizler ise istediğimiz guruba sessizce yanaşır, bilgi dağarcığımızı besler, önümüze konan fındık, fıstık, elma Kurusu, dut pestili veya portakalları yer, eğer gurup erken dağılmazsa, üzerindeki portakal kabuklarının mis gibi koktuğu sobaların arkasında veya yanındaki yer minderlerinin üzerlerinde sızar kalırdık. Kucakta taşınamayacak yaşlara gelmiş bizim gibi büyüklerin uyandırılması ve soğuk havada evimize kadar yürütülmesi de ayrı bir maceraydı tabi. Komşularımızın bahçelerindeki eriklere ve kirazlara dalmak, onları yürütüp yemek, akşam babamızdan azar işitmek çok doğaldı, ancak, MİSKET oynamak, İP ATLAMAK, TOPAÇ çevirmek, 9 TAŞ, 5 TAŞ ve YAKAN TOP oynamak, okullarımızdaki MENDİL KAPMACA ve mahallemizdeki kız arkadaşlarımızın SEK – SEK oyunları bizim çocukluğumuza damga vuran ve gün boyu bizi meşgul eden mükemmel aktivitelerdi.1965 yılında İzmit Lisesinin arkasına taşındığımızda kendi kendime : “ PARİS’e mi geldik acaba ? “ demiştim. Orada apartmanlar, Lise, Lisenin spor salonu, Lisenin arka bahçesi ve zil çalınca orada kol kola dolaşan Lale abla, Suzan abla, Zuhal ablam, Birgül ablam, basket oynayan Nihat abim, Nazmi abim, Güvenç Kurtar ve bir yığın güzel insan olurdu. Yazlık çiçek bahçe sineması oradaydı, Fethiye caddesi çok yakındı, çocuk parkı, çamlaraltı gazinosu, Şakir amcanın odun deposu, köşede simitçi fırınımız ve hatta camından içeriye bakmamıza izin verilen bir bilardo salonumuz bile vardı. Evet evet bu son mahallemiz müthişti, İzmit’imizin göbeğindeydi, Nuri Başol amcam ve Ekmel hanım teyzemlerle karşılıklı, Albay İbrahim amcam ve Meral kardeşimle altlı üstlüydük, SEKA’ da babamın maaşını veren veznedar Ahmet Özede amcamız, Ziraat Yük. Müh. Faik Kurtar amcamız ve züccaciyeci Sedat amcamız da diğer komşularımızdı. Bazen de çiçek sinemasının gürültüsünü bahane ederek, biletçi Halim amcayı ikna eder, aynı filmi haftada 7 kere seyrederdik. Her mahallede anılarım vardı ama, bu son mahallem meşhurlar resmi geçidi gibiydi adeta…İzmit Lisemizin arkasında oturup, Sanat Okuluna gittiğim o yıllar, her iki tarafı da gözlemlediğim bir dönemdi. Genelde maddi olanakları daha kuvvetli olan kardeşlerimiz, İzmit Merkez Orta Okulunu ve İzmit Lisesini tercih ederlerken, bizler, ailelerimiz tarafından Erkek Sanat Okuluna yönlendirilirdik. Tek maaşlı velilerimiz, okutmakta zorlandığı çocuklarının en kısa sürede bu okulu bitirip, yöremizdeki fabrikalarda maaşa geçmesini arzu eder, ailece buna karar verilir, bu öngörülürdü. Çoğumuz MEB bursu alır, öğle yemeklerimizi de okulumuzda yerdik. Geceleri bile sokak kapılarımızın kilitlenmediği, sağlam komşulukların çok ama çok değerli olduğu, akşamları köfte, patlıcan ve biber kızartması kokularının mahallelerimizi sardığı, mis gibi ve gramajı kuvvetli francala ekmeklerin eve gelene kadar yarısının tüketildiği, komşular arasında “ SİZE DE KOKMUŞTUR “ denilerek sunulan, içleri mis gibi yiyeceklerle dolu tabaklar o yıllara damga vurmuştur. Hafta içi her sabah, saat 6.00 ile 7.30 arasında, fabrikalarda çalışanların bir kart basma koşuşturması olurdu, daha sonra dükkanlar arka arkaya açılır, her esnaf kendi önünü süpürür, koskoca İzmit bir anda tertemiz oluverirdi, esnafımız çok temiz giyinir, müşterisine saygıda kusur etmez, veresiye defterin yanında olmasa bile istediklerini verir, kendi defterine not ederdi. Bu saygı ve sevgi ortamında pek çoğu büyümüş ve zaman içinde adlarını marka yapmıştı. Aklımıza gelenleri sıralarsak : İhsan ve İrfan Sanallar, enişte tuhafiye, çorapçı Çapraz, Matbaacı Şefik Tetik ve Dündar Çiğit abilerim, Yalım kırtasiye, Singer’ci Muzaffer Akkoyun, cıvatacı Şevket, kolonyacı Hikmet, Aynalı fırın, Kuaför İlhan hanım, Yusuf ve İshak Şen kardeşler, bakkal Nizamettin Çetin amcam ve Kemal Tirben eniştem, ilk takım elbisemi diken terzi Refik abimiz, Tüysüzler, Fettahlar, Okyarlar vs. vs..Ha birde eski İzmit’imizde, ESKİ STAD’ımıza gidilirdi. Zemini kömür curufu serili, hatta zımpara gibi olsa da orada KAĞITSPOR, GÜVENSPOR, YARIMCASPOR, KOCAELİSPOR ve diğer güzide takımlarımızın maçları seyredilir, 19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMLARI kutlanırdı, arazözlerin sık sık suladığı bu stad ta, Avni Kalkavanlar, Ferruh abiler, Metin abiler, Erol abiler, Nezih abiler, İbrahim abiler, Hüseyin Çakmaklar, Güvenç Kurtarlar, köylü Mustafalar, Behiçler, Mehmetler, Ceyhunlar ve sevgili Müjdat Afşin gibi ne değerler top koştururdu. Bu arada, Erkek Sanat Enstitüsü olarak 1968 yılında, eski stadımızın hemen yanındaki kapalı spor salonumuzda, İzmit Lisesi basketbol takımını yenerek, Türkiye Liseler arası Basketbol şampiyonasına katılmaya hak kazandığımızı da söylemeden geçemiyeceğim…

Saygı ve sevgiler hepinize…

Hüsnü Sezai BALCI

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
2
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır