Şu anda okuyorsunuz
BÜYÜK İSKENDER,III.ALEKSANDROS GEDROSİA ÇÖLÜ

BÜYÜK İSKENDER,III.ALEKSANDROS GEDROSİA ÇÖLÜ

BÜYÜK İSKENDER,III.ALEKSANDROS GEDROSİA ÇÖLÜ


“Birimiz için çok fazla ,hepimiz için çok az “..
Büyük İskender in Hindistan dan dönüş hareketi M.Ö 325 yılı Ağustos sonlarına denk gelir…Büyük İskender, her zaman yaptığı gibi, piyadeler yerleşene kadar süvarileriyle “Hydraotes ” şehrini kuşattı ve arkasından neredeyse hiç çaba göstermeden surları ele geçirdi… Yine her zaman olduğu gibi, en son kale düşmüştü, burada bilinmeyen bir sebeple orduda bir gevşeme oldu.. Tırmanma merdiveni sıkıntısı vardı ve saldırıya geçmekte isteksizdiler.. İskender bir kaç gün önce de askerlerinde savaş yorgunluğu hissetmiş ve örnek olmak için, surlara saldırıyı bizzat kendisi ön safta başlatmıştı…Fakat surların üstüne çıktığında, arkasından gelen hypaspistlerin ağırlığıyla merdivenler çöktü…Az sayıda arkadaşları ile , bir müddet yalnız kaldı… Surlarda tehlikeli bir durumda kalan Büyük İskender, savaşın verdiği cesaretle kalenin içine atlayınca tek başına kale muhafızlarına hedef olmuştu…Bu sırada bir ok zırhını delerek göğsünün sağ tarafına saplandı… Ciğerini delmiş olması muhtemeldi…Kan kaybı ile bilincini kaybetmiş ölmüş olacağı söylentileri yayılmıştı…Bir hafta dinlendikten sonra tekrar sefere başladı ,Büyük İskender yaptığı seferlerde ne kadar zorlanırsa zorlansın, ileri gitmekten vazgeçmiyordu…
Gedrosia bölgesi, mevcut Belicustan , Indus nehri ‘nden Hint okyanusu’ nun kuzey batı sahilinden Makran çölüne kadar uzanıyordu…Bu yolculuk bir cehennemden farksız olacaktı…Yol üzerinde Arbitler ve iç bölgelerde Oreitler vardı, Ve bunlar henüz Makedon komutana boyun eğmemişlerdi…Arbitler onarın yaklaştığını duyunca köyleri bırakıp çöllere kaçtı, İskender’de bu bölgeleri yakıp yıkmak için orduyu bölümlere ayırmıştı…Bu barbar kavimlerin onların geldiğini haber aldıkça korkarak kaçıyorlardı…Onlara Makedonların ve birliklerin ihtiyaçlarını karşılamalarını ve verilen emirlere uymalarını söyledi…Birkaç yüz Makedon ve Helen ücretli süvari ve Asyalı kıtalardan oluşan birliği bu yeni satraplıkta bırakarak yeni şehrin kolonize edilmesi programlandıktan sonra Büyük İskender “Gedroisa” ya doğru yola çıktı , ıssız ,sıcak kıyı şeridi tenha kumluklar giderek yol vermez bir hal alıyordu…
Gece ilerleyip gündüz mola veriliyordu, kestirme yoldan çölü geçmek ve kıyının gemi yanaşmasına müsait olup olmadığını anlamak için Thoas komutası gönderildi…Bu yolda perişan ve sadece balık ile kum içindeki suyu kullanan “Ikhyophag ” ların köylerine gelindi ,buralardan ele geçirilen bir miktar yiyecek İskender tarafından mühürlenerek sahile gönderilmek üzere develere yüklendi ,fakat zorlu yollarda olan asker İskender oradan ayrılınca gıdayı mühürleri kırarak tükettiler …
Ana ordu yola devam ediyordu ,çölün en kötü kısmına gelinmiş açlık sefalet disiplinsizlik artmıştı…Kum fırtınalarının içinden geçilemiyor ,taşıma için kullanılan araba hayvanları kesilerek yeniliyordu , geride kalanlar ilerleyen ordunun izini bulamadan kızgın güneşin altında kıvranarak ölüyordu…Hayvanlar can çekişiyor ,askerler ağız ve gözlerinden kanlar fışkırarak ölüyordu…Su başlarına gelindiğinde doymak bilmeden içilen su yine acılı şekilde ölüme sebep oluyordu..Gedrosia (Belucistan) çölünün kavurucu sıcağında bin bir zorlukla ilerleyen orduyu takip eden tacirlerin, hizmetçilerin, fahişelerin ve çocukların çoğu ölmüştür… Anlatılanlara göre çekilen eziyetler bugüne kadar Asya’da gerçekleştirilen seferlerdekiler ile karşılaştırılamayacak kadar ağırdı.. Bütün sorumluluğun kendinde olduğunu bilen Büyük İskender, soğukkanlılığını yitirmeyip kıyıya tekrar varmak için güneybatı yönünde yapılması gereken yürüyüşün sürdürülmesini sağladı…Ancak yerli rehberlerin yolunu kaybettiği ortaya çıkınca, Büyük İskender beş kişiyle beraber güneye yöneldi, Pasni yakınlarında kıyıyı görünceye kadar yoluna devam etti… Bu bölgede su bulmak için kazılar yaptırdı ki sonuç da başarılıydı… Ordu tekrar burada buluştu ve ancak sekiz gün sonra Pers kraliyet yoluna ulaştı… Bu yoldan 320 kilometre ilerledikten sonra, Gedrosia’nın başkenti olan Pura’ya ulaştı. Pura’ya varıncaya kadar 60 gün içerisinde büyük sıkıntılar çekilmiş ve azımsanmayacak kadar fazla kayıplar verilmişti..
Bu dönemin en büyük anekdotlarından biri: İskender ‘ e sunulan su dolu bir askerin kaskını yavaşça yere dökmesi yaklaşmış insanların gözleri önünde… Akıllıca sadece şu sözleri söylüyor: ′′ Birimiz için çok fazla, hepimiz için çok az ” , Büyük İskender adamlarının susuzluğunu paylaşmıştır…

Ayla ÖTÜK


Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
8
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Yorumu gör

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır