Aklını Yitiren Sinirbilimci
Barbara K. Lipska ve Elaine McArdle
İngilizceden Çeviren; Erkan AKTAŞ
Yazarlar Hakkında;
Barbara K. Lipska, Varşova’da doğdu, büyüdü ve eğitimini tamamladı. Varşova üniversitesinde organik kimya alanında eğitim aldı. 1988 yılında Varşova tıp akademisinde tıp bilimleri alanında doktorasını tamamladı. 1989’da aile ile birlikte ABD’ye göç etti. Bethesda’daki Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü’nde (NIMH) doktora sonrası eğitim bursu alarak çalışmaya başladı. NIMH’deki kariyeri sırasında şizofreninin hayvanlardaki modellemesini ve ölüm sonrası insan beyni incelemesi alanlarında uluslararası üne kavuştu. 2013 yılında NIMH’de İnsan Beyni Toplama Merkezi’nin yöneticisi oldu.
Hakem denetiminden geçmiş 150 civarı makalesi yayınlandı.
Maraton koşucusu ve triatlet olan yazar, 1999’sa New York City maratonunu 3 saat 45 dakikada tamamladı.
Halihazırda Virginia, Annadale’de eşiyle birlikte yaşıyor.
Ödüllü gazeteci Elaine McArdle, Boston Globe ve Boston Globe Magazine, HarwardLawBulletin, HarvardEd.Magazine, Northeastern Law Magazine ve daha bir çok gazete ve dergi için yazıyor. Barbara K. Lipska ile birlikte Aklını Yitiren Sinirbilimci; Carolyn Berstein ile The Migraine Brain (Free Press, 2008) kitaplarını yazdı. UU World dergisinde kıdemli editör olarak çalışıyor.
AKLINI YİTİREN SİNİRBİLİMCİ
“Dünya öylesine güzel ki.
Ölüp gideceğime yaşıyor olduğum için çok mutluyum”
Mutlu bir aile hayatı, imrenilecek bir kariyer bunlarla birlikte hobilerine ve spora bol vakit ayıran Dr. Barbara Lipska’nın hayatına konuk oluyoruz bu kitabı sayesinde.
Başarılı kariyer hayatının yanında antrenmanlarına önem veren Dr. Lipska vücudundaki tehlike sinyalini de aslında bir antrenman sonrasında almasına rağmen, ertesi gün konferans için Montana’ya çıkacağı yolculuğun heyecanı içerisinde. Ofisinde bilgisayarını açmak için uzandığında sağ elini görememesi, kendi kendini değerlendirmesi, aklınla ne kadar inkar etmek istese bile zorlu bir başlangıcın ilk belirtisi olarak ortaya çıkıyor. Sorunun beyninde değil gözlerinde olduğunu kendisine ve çevresine kabul ettirmek istese de Dr. Lipska’ya kariyerinin zirvesindeyken, beynine yayılan melanoma teşhisi konuluyor.
Hepimizin zorlayıcı süreçlerde aklımızı karıştıracak sorular Dr. Lipska’nın zihnini kurcalamış ‘’Daha uzun süre koşacak, bisiklete sürecek miyim ve yüzebilecek miyim? Bu güzel yeri bir daha görebilecek miyim? Peki ya ailem? Bunu benimle geçirdikleri son mutlu zaman olarak mı hatırlayacaklar?’’ olsa bile ailesinden aldığı destek ile ameliyat ve zorlayıcı tedavi boyunca inancını yitirmemiş garajda bekleyen beyaz bisikletinin beyaz gidonunu okşayarak ‘’Söz veriyorum seni süreceğim’’ dediğinde hayata nasıl sıkıca tutunduğunu gözler önüne sermiş.
Doktorunun tüm riskleri anlatmasına ve kendisinin bunun bilincinde olarak, beyninde yeni tümörler oluşmaya başlamış olmasına rağmen immünoterapi tedavisine başlayan daha da zorlu bir sürece adım atıyor.
‘’Hayır. Şüpheye yer yok. Araştırmaya katılacağım. Bu benim tek umudum’’
Dr. Lipska ailesini ve çevresini dehşete düşürecek demans ve şizofreni benzeri belirtiler ile zor olan tedavi yolculuğunda daha da zorlayıcı bir dönemeçten geçmeye başlıyor.
‘’Akıl hastalıkları konusunda bir uzman olarak, tuhaf davrandığımı çoğu insandan daha çabuk görmeliyim. Ama yapamıyorum’’
Tüm bu süreçlerde işine ve antrenmanlarına ara vermeden devam eden Dr. Lipska ölümcül kanserden kurtulma konusunda ki iyimserliğini asla kaybetmiyor. Ailesi ile birlikte verdiği mücadelenin galibi oluyor.
Dr. Lipska, olağandışı deneyiminden yararlanarak akıl hastalığı, beyin hasarı ve yaşın davranışlarımızı, kişiliğimizi, bilişsel becerilerimizi ve hafızamızı nasıl bozabileceğini açıklıyor. Bu değişiklikleri yaşamanın, akıl sağlığını yitirmenin neye benzediğini ve iyileşmeden sonraki yaşamın nasıl olduğunu anlatarak aynı rahatsızlığı yaşayanlara, yakınlarına ve nörobilimsel araştırmaya müthiş bir katkıda bulunuyor.
En umutsuz anlarda bile umut vardır. Bu etkileyici kitabı keyifle okumanız dileğiyle.
Göknil KONGURTAY
