Şu anda okuyorsunuz
HELEN KELLER..1880 -1968…

HELEN KELLER..1880 -1968…

HELEN KELLER..1880 -1968...

27 Haziran 1880’de doğan Helen Keller, henüz on dokuz aylıkken geçirdiği birkaç gün süren yüksek ateşli bir hastalık sonucunda görme, işitme ve konuşma kabiliyetini yitirdi. Bu felaket dış dünyayla olan bağlantısını koparıp attı. Sanki karanlık odada tek başına hapsolmuş gibiydi. Küçük Helen için çok zor günler başlamıştı. Yaşadığı acı öylesine derindi ki ruhsal dünyası tamamen altüst olmuştu. Konuşmaya çalışıyor, ancak bir takım hırıltılar çıkarabiliyordu. Küçük Helen, beş yaşından sonra kendisinin başkalarından farklı olduğunu anlamaya başladı. Düşünebildiği, hissedebildiği halde görememek, duyamamak ve konuşamamak onu çileden çıkarıyor, kendisine dayanılmaz acılar veriyordu. Sık sık öfke nöbetleri geçiriyor, eline geçirdiği eşyaları sağa sola fırlatıyor, tabakları kırıp döküyor ve yanında bulunanlara saldırıyordu. Kendisini muayene eden doktorlar küçük Helen’nin akli dengesini yitirdiğini; ömür boyu bir akıl hastanesinde kalmasının gerekli olduğunu belirttiler. Helen’nin anne ve babası kızlarının akıl hastası olduğuna inanmadılar ve onu hastaneye göndermediler. Helen yedi yaşına geldiğinde ailesi küçük kıza öğretmenlik yapması için genç bir bayan eğitmen tuttu. Eğitmenin adı Anne Sullivan idi. Anne Sullivan küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş, sonrasında da kimsesizler yurdundan büyümüştü. Beş yaşında görme kabiliyetini büyük oranda yitirdiyse de geçirdiği iki ameliyat sonrasında bir kitabı okuyabilecek kadar görebiliyordu. Anne Sullivan İlk olarak Helen’le nasıl iletişim kurabileceği sorusuna cevap aradı. Bunun için ona parmaklarla yazmayı öğretti. Yanında Helen için bir oyuncak getirmişti. Bu hediye oyuncağı işaret etmek için oyuncak anlamına gelen “doll” sözcüğünü Helen’nin avucuna parmaklarıyla yazdı. Küçük kız öğretmenin parmaklarını avuçlarının içinde hissedebiliyor, parmaklarıyla yazdıklarını tekrar edebiliyordu. Elbette yazdıklarının ne anlama geldiğini henüz anlayabilecek durumda değildi. Bir gün Helen elini musluktan akan suyun altına tutmuş suyla oynuyordu. Tam o sırada öğretmeni diğer eline “su” sözcüğünün harflerini yazdı. Helen bir elinde hissettiği suyla diğer elinde hissettiği parmakların yazdığı “su” sözcüğünü ilişkilendirebilmişti. O andan itibaren olağanüstü bir gelişme yaşandı. Nihayet küçük kızın içine hapsedildiği karanlık odanın kapısı aralanmış, içeriye ışık sızmıştı. Öğretmeninden, eline geçirdiği her şeyi kendisine hecelemesini istiyordu. Sözcükleri ve yazımlarını büyük bir hız ve hevesle öğreniyordu.1888’de Körler Enstitüsü’ne başvuran Helen Keller 1890’da konuşmayı öğrendi. Daha sonra 1894 yılında New York’taki körler okuluna gitti. Bu koleje başladığında Almanca ve Latince biliyordu. Sonrasında Fransızca ve Rusça öğrendi. Kağıt oyunlarını başarıyla oynayabilen Helen, artık spor yapabiliyor, ata binebiliyordu. Helen Keller sonraki yıllarda pedagoji eğitimi aldı ve 24 yaşında başarıyla üniversiteden mezun oldu. O, üniversiteden mezun olan ilk sağır ve kör kişiydi. Hayata tutunuşunun muhteşem hikayesini ve bu uğurda verdiği mücadeleyi “Her Şey Su ile Başladı” isimli kitabında anlattı. Helen Keller görme ve işitme kabiliyetinin eksikliğini diğer duyurularını geliştirerek gidermeye çalıştı. Algıları öyle güçlüydü ki karşısındaki insanın kişiliğini dahi tartabilirdi. Kendisine geceyle gündüzü nasıl ayırt edebildiğini sorduklarında şöyle cevap vermişti: “Gündüz hava ve kokular daha hafiftir.”

Aydın İZBUDAK

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır