Şu anda okuyorsunuz
ETİYOPYA / 2.BÖLÜM

ETİYOPYA / 2.BÖLÜM

etiyopya

Dorze halkının yaşadığı ÇENÇA Köyüne doğru yol alıyoruz. Toz dumundan etraf zor görünüyor….

Camo gölünde mola veriyoruz burada bir motor gezisi yapacağız. Su aygırları ve Timsah topluluklarını göreceğiz. Herkese yelekler giydirildi ve gezi başladı. Devasa Timsahlar var. Bazıları güneşin tadını çıkartıyor, bazıları da guruplar halinde ağızları açık vaziyette uyuyorlar.

Bindiğimiz motorla devasa bir timsaha yaklaşıyoruz. O kadar muhteşem ve bir o kadar da ürkütücü görüntüsü var ki anlatamam. Gurupta bulunan, paranın şımarttığı bir tip elindeki odunumsu ağaç dalını timsaha doğru fırlatmaz mı, İşte o an sonumuzun geldiğini hissettim .Hayvan yerinden kımıldadı bindiğimiz motor sallanmaya başladı. Herkes panik ve kızgınlıkla hareketi yapan geri zekalı adama bağırırken adam ne dese beğenirsiniz?

-Biraz macera olsun istedim…O an Cem Yılmaz’ın yaptığı (Tebiyesiz !) bir espri aklıma geldi 

Cem YILMAZ

– siz içeri doğru sıçmak nedir bilir misiniz ? demişti bir oyununda – çok gülmüştüm. Motordakilerin vaziyeti de tam o replikteki anlatılana eş değerdi….

Su aygırları ise bambaşka bir olay, toplu şekilde duruyorlar. Ara sıra saldırgan olabiliyorlarmış. Herkese bin bir tembih yapıldı. Sessizlik içinde etraflarından tavaf ettik. turumuzu tamamladık….Herkes derin bir oh çekti…..

Burada yaşayan kabileler, giyim kuşamları ve takıları ile birbirinden ayrılıyorlar. Kimin hangi kabileye mensup olduğunu bir bakışta anlayabiliyorsunuz. Şimdi bu kabileleri de sizlere tanıtalım..

DORZE KABİLESİ

Köy, deniz seviyesinden yaklaşık 2800 metre yükseklikte. Oldukça soğuk bir iklimi var ve bütün yıl boyunca sis görülebiliyor.

Dorze Kabilesi, pamuktan dokunmuş elbiseleri ve arı kovanı görünümlü evleriyle tanınıyorlar. Köyde dokuma işi oldukça yaygın. Erkekler genellikle dokuma işinde çalışıyorlar.

Pamuklu dokumaları bütün Etiyopya’da  da oldukça meşhur. Kurdukları pamuklu dokuma kooperatifi sayesinde, köyün geçimi sağlanıyor.

Köyün hayatta kalmasını sağlayan en önemli etken Enset. (Yani, yalancı muz ağacı. ) Verdiği meyveyi ve köklerini besin olarak tüketiyorlar, yapraklarını bambuyla birlikte kullanarak, evlerini yapıyorlar.

Bu köyde yaşayan Rasta’lar da var.

Rift Vadisi boyunca yolculuğumuz devam ediyor ,Arada bir aracın tekerleği patlıyor. Gurup mecburi mola veriyor. Tekerleğin değiştirilmesini bekliyoruz. Sonra yola yine devam….

Yolumuzun üstünde KONSO KABİLESİ var. Renkli giysileri ve ahşap heykelleri ile ünlü bu köyde mola veriyoruz. İnsanlar etrafımıza toplanıyor.

Köyde  ilginç ahşap heykeller var.

Neden ve Niçin yapıldıklarını  anlamaya çalışıyoruz.

KONSO KABİLESİ

Oldukça güzel, renkli ve plili etekler giyiyorlar.

Güney-Orta Etiyopya’nın dağlık arazilerinde yaşayan Konso’lar, 250.000 kişilik nüfusları ile Etiyopya’nın önemli kabilelerinden birisi.

Dağlık arazileri taşlar yerleştirerek teraslandırıp hem köylerini kuran hem de sorgum, mısır, pamuk, ve kahve yetiştiren Konso’lar, Etiyopya’ya göre, çok ileri taraçalama ve sulama sistemi geliştirmişler.  

Tüm Afrika kabilelerinde olduğu gibi, çok eşlilik yaygın. Bir erkek 3-4 eş ile evlenebiliyor.

Diğer kabilelerin aksine 1500 kişilik kalabalık köylerde yaşayan Konso’lar, yaşlılar konseyi tarafından yönetiliyor.

Köylerde, ergenlik çağına gelen genç erkekler ve aynı zamanda kahramanca birçok hayvan ve düşman öldürmüş vefat eden yaşlılar için, ‘Waga’ isimli, uzun sopalar dikiliyor.

Kuzey Etiyopya ve Omo Vadisi arasında yer alan konumları nedeni ile, iki bölge arasında ticarette aracı olarak önemli bir rol oynamışlar. Bu sebeple diğer kabilelere oranla daha varlıklılar……

Sol tarafımızda Veyto nehri akıyor. Sapsarı çamur gibi bir su. Bu nehrin hayat verdiği, yaşam sağladığı bir kabile var TSEMAYE..

O kadar mutluyum ki anlatamam. Bol bol fotoğraf çekiyorum. Gerçi bizden önce gelen olmadığı için ne çekeceğimi de bilmiyorum ama yine de belgesel tadında birçok fotoğraf çekmenin mutluluğunu yaşıyorum,

TSAMAYE KABİLESİ:

Boyunlarına taktıkları çok sayıdaki renkli boncuklarla diğer kabilelerden ayrılıyorlar.

Rehberimizin zaman doldu demesi ile arabalarımıza binip yola devam ediyoruz. Ekvator kuşağına özgü geniş çayırlar arasında yol alarak Key Afer Kasabası’na varıyoruz. Konumu nedeniyle oldukça hareketli olan bu küçük kasabada sadece perşembe günleri kurulan pazar yerinde yürüyüşe başlıyoruz. Tam bir renk cümbüşü…Pazara gelen diğer Kabileleri de görme şansımız oluyor. Bazıları fotoğraf çekmemize tepkili olsa da, koltuk altından her türlü tehlikeyi göze alarak fotoğraf çekmeye devam ediyorum.

Pazarda, bu bölgede yaşamakta olan Bena Kabilesi’ni ve pazara gelmiş olan Hamer, Tsemaye ve Ari halklarının üyelerini görüyoruz. Akşama kadar Pazar yerinde mutlu saatler geçiriyoruz.

Ertesi sabah KANGATAN denilen bir yere gitmek için yola koyuluyoruz. Bu arada unuttum, hijyen çok önemli olduğu için bütün öğle yemeklerimiz kumanya şeklinde veriliyor. Yarı aç yarı tok geziye devam ediyoruz. Ara sıra Türkiye’den getirdiğimiz bisküvi tarzı yiyeceklerle geçiştiriyoruz.

BUME KABİLESİ

Kabilenin yaşadığı bölgeye tek giriş alanı Kangatan, karşı kıyıda yer alıyor. Karşı kıyı bir hayli kalabalık. Bizim tarafta da Kangatan’a geçmek için bekleyen Etiyopya’lılar var. Geçiş, ağaçtan oyma kano benzeri kayıklarla yapılıyor.

Daha önceleri yapılan bir kaç köprü, Veyto Nehrinin yükselmesiyle yıkıldığı için yeni köprü yapmamışlar..

Neyse iki gurup halinde zor da olsa, karşı kıyıya kendimizi attık. Yine kalabalıklar etrafımızı sardı, onlar bize ,biz onlara bakıyoruz. El yordamı  ve vücut dili ile anlaşmaya çalışıyoruz.

Bume kabilesinin ayırt edici özelliklerinden biri, Kadınların, kendilerini güzelleştirdiği için, veya öyle sandıkları için, çok şık yerlere kadar uzanan keçi derisinden yapılmış etekler giymeleri.., Kim dikiyor, nasıl da yakıştırıyorlar akıl alacak gibi değil.

Öte yandan hem erkekler hem kadınlar, çok renkli boncuk işi kolyeler, metal saat kayışları, gazoz kapakları daha doğrusu ne bulurlarsa takıyorlar ,dudaklarına taktıkları halkalar aklımızı başımızdan alıyor. Nedenini sorduğumuzda Yerel Rehberimiz tarafından anlatılan hikaye şu;

Evlenmek isteyen genç kız, bir sene nişanlı kalıyor. O dönem zarfında Kabiledeki en yaşlı ve işi bilen kadın tarafından ön tarafta bulunan 2-3 dişi çekiliyor daha sonra jiletle alt dudağı boyunca kesilerek içine çamurdan yapılmış küçük bir tabak yerleştiriliyor. Bu tabak her geçen gün değiştirilerek büyütülüyor… ta ki evlenme zamanı gelene kadar. Vakit, gökten üç elma düştü zamanına eriştiğinde genç kızın dudağına yerleştirdiği tabağın çapı ölçülüyor ve karşı taraftan o kadar sığır isteniyor. Yani bir nevi bizdeki başlık parası gibi……

Kadın, seçici bir rol üstlendiği için, kabilede istediği erkekle beraber olabiliyor. Doğan çocuklar, Kabile adına kaydediliyor. Komünsel bir yaşam içinde el bebek gül bebek büyüyüp gidiyorlar…..Biz de mi böyle olsa ? dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Bakın anlatayım, bizde, kadını tapulu malı gibi zanneden maganda sürüsü tarafından kabilenin bütün kadınları kısa zamanda telef olurdu. Allahtan orada daha kravat tedavüle girmediği için ‘’İyi hal indirimi’’ de söz konusu olmazdı..

Bu kabilenin bir özelliği daha var. Yerel Rehberimiz- Erkekler, öldürdükleri insan ve hayvan sayısı kadar vücutlarına kesik atıyorlar deyince, baktım karşıdan bir dayı geliyor 

vücut Piri Reisin haritası gibi yukarıdan aşağı kesik içinde, hemen alarga vaziyeti alarak dayıya geçmesi için yol verdik. Ne olur ne olmaz. Herkes kendi çöplüğünde öter misali…

Her köyde gördüğümüz gibi burada da Kalaşnikof silahları ile köyün güvenliğini sağlayan tipler var.

Büyük küçük herkesin elinde Kalaşnikof silahlar var.Bu silahlar kuş uçmaz, kervan geçmez yere nasıl ulaşmış acaba ? Sormadan edemiyor insan. Daha önce de ziyaret edeceğimiz iki köy arasında merada hayvan otlatma yüzünden silahlı çatışma yaşandığı için gezimiz iptal edilmişti. Yolunu zor bulduğumuz bu insanlara, silah tacirleri çoktan ulaşmış…Hayret!!!!!

Şunu söylemek istiyorum, Gidersiniz, gidersiniz ama geri dönüş biletiniz Piri Reis çizgi modelli Dayıya bağlı.

Genellikle geçim kaynakları tarım ve büyükbaş hayvancılık.

Öğleden sonra çok renkli bir kabile ziyareti için KORÇO ‘ya  gidiyoruz. Burada yaşayan halk KARO KABİLESİ..

Bu renkli görüntüleri, sakın biz geliyoruz diye yaptıklarını zannetmeyin. Günlük yaşamları böyle. Yüzlerine ve vücutlarına sürdükleri boyalar, çeşitli ağaç köklerinden çıkarttıkları, ezdikleri ,boya haline getirdikleri maddeler, hem sivrisineklere hem de yakıcı sıcaklara karşı bir önlem aslında…

Buraya gelirken geçtiğimiz bir köyde, bizdeki balıkçı tablaları gibi tablalar üzerinde küçük küçük parçalar halinde çiğ etler satıldığını gördük. Demek ki çiğ et yiyiyorlardı ve tüm çocukların karınları şiş vaziyette görünüyordu. Tenya, çeşitli bağırsak şeritleri ve envayi çeşit bağırsak hastalıkları olması gerekiyordu diye düşünürken, rehberimiz,

– Şu büyük ağaçları görüyor musunuz ? diye yol boyu dizilmiş ağaçları gösterdi. Bu ağaçlar buraya özgü ağaçlardır. Bu ağaçların yapraklarını yediğiniz zaman vücudunuzdaki bütün tenya ve bağırsak şeritlerini dışkı yoluyla dışarı atarsınız deyince, neden bir şey olmadıklarını anladık. Tabiat, her şeyin anası diye boşuna demiyorlar demek ki…Her şeyin çaresini de sunuyor insanoğluna…

Çok fotoğraf çektik. Kabile Reisi bizim için bir şölen düzenledi. Yerel danslarını seyretmek mükemmel bir olaydı. Bütün köy halkı çoluk çocuk bu şenliğe iştirak etti. Ne kadar güzel değil mi?

KARO KABİLESİ:

Vücutlarını ve yüzlerini çeşitli şekillerde boyamaları ve tabiattan buldukları her türlü bitki ve çiçekle kendilerini bütünleştirmeleri en büyük özellikleri..

2.BÖLÜMÜN SONU…

Kemal KAYA

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
3
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Yorumu gör
  • İnsan oğlunun en huzurlu yaşam sürdüğü, doğa ile içiçe yaşadığı sürece oluyor. Vahşi kapitalizmin pençesine düşmemiş doğal yaşamı, hep severek, hatta biraz da kıskanarak izlerim. Bazen, keşke o toplumların bireyi olsaydım diye iç geçirdiğim de olur. Bu belgesele emek veren dostlara teşekkür ediyorum.

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır