Şu anda okuyorsunuz
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, Susanna Tamaro

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, Susanna Tamaro

yüreğinin götürdüğü yere git

Yazar Hakkında;

İtalyan Yazar Susanna Tamaro, 12 Aralık 1957 yılında Trieste, İtalya’da dünyaya gelmiştir.

Susanna Tamaro, İtalyan kent soylu bir ailenin kızı. Trieste’de 1957 yılında doğdu, Orvieto yakınlarında kedileri ve köpeğiyle birlikte yaşamaktadır. Zor bir çocukluk dönemi geçiren Tamaro, 18 yaşındayken, bir depreme tanık olur, 25 yaşındayken ölümcül bir hastalık geçirir ve 27 yaşında yazmaya başlar.

Her başarıya ulaşmış yazarın yaşamış olduklarını o da yaşar. İlk denemelerinde başarısız olur ama bunlara aldırmadan yoluna devam eden Tamaro “Tek Bir Ses İçin” adlı kitabıyla büyük ses getirir. ”Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” adlı bu eser de ona daha büyük bir ün kazandırır. (Bu kitap aylarca İtalya’da liste başı olmuştur.) Genelde günlük ya da mektuplar şeklinde yazar. Olayları birinci ağızdan anlatır. Eserlerinde hep bir hüzün vardır. Kahramanları genellikle ölümün eşiğine gelmiş ama bu durumu kabullenmiş; hayatta aradığını bulamamış insanlardır.

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git

“Zor bir yürüyüş, yolun sonuna kadar varabilmek için bütün erdemlerini seferber etmelisin”

Yüreğinize dokunacak olan bu kitap 80 yaşında bir nine bebekliğinden itibaren büyüttüğü torunun Amerika’ya yerleşmesinden sonra ona asla postalamayacağı mektuplardan oluşuyor.

Bir kaza sonucu yaşamını kaybeden kızından geriye kalan torunu yıllar sonrasında aralarında başlayan kuşak çatışmaları neticesinde Amerika’ya yerleşme kararı alıyor. Nine’ye ağar gelen bu terk ediliş mektuplar ile kalbini satırlara dökmeye itiyor. Torunundan kalan tek miras sevimli köpeği ile tek başına yaşadığı evde yazdığı mektuplar ile kendi yüreğine yolculuğa başlıyor aslında.

‘’Sevdiğin insana söylemek istediklerin sonsuza dek içinde kalır; o, toprağın altındadır, artık onun gözlerinin içine bakamazsın, kucaklayamazsın, ona henüz söylemediklerini söyleyemezsin.’’

Gençlik dönemlerinde yaptığı evlilik, yaşadığı aşk ve zorlukları kendi kızının yaşamasına asla izin vermeyecektir. Tabi ki kendi yaşanmışlıklarının kızına yansıtmamak isterken kızının da hayatını etkileyecektir.

Kızının hayatında oluşan çalkantılar sonrası annesi ile arasında tartışmaya neden oluyor. Bu tartışmada hayatı ile ilgili öğrendiği gerçekler sonrasında evden uzaklaşmak için arabasına atlar ve trajik bir kaza ile hayatını kaybeder.

Nine kızını kaybetmenin ve hayatta bir başına kalmanın derin üzüntüsü içinde iken torunu onun hayata yeniden bağlanmasını sağlar. Fakat yıllar geçtikten sonra torunu da elinden bir kuş misali uçacaktır.

80 Yıllık bir hayatı, hesaplaşmaları, itirafları yazdığı mektupların satırlarına saklayacaktır.

“Senden önce gideceğim doğru ama burada olmadığım zaman da, hala var olacağım, senin belleğinde güzel anılarda yaşayacağım: ağaçlara, bostana, bahçeye baktıkça, seninle birlikte geçirdiğimiz bütün mutlu anları anımsayacaksın. Benim koltuğuma oturacak olursan, bugün öğrettiğim keki yaparsan da aynı şey olacak ve kahverengi burnumla beni karşında göreceksin…”

Torununun bir gün o mektupları okuyacağı inancını hiç kaybetmeyen nine, hayatında her zaman yüreğinin sesini dinlemesini, kendi kalbine yapacağı yolculuğun onu her zaman mutluluğa götüreceğini kendi dili ve yaşanmışlıkları ile anlatmaya çalışmıştır.

‘’İkimiz de aynı ağacın üstünde yaşadık, ama öyle değişik mevsimlerde’’

İlginizi Çekebilir

Bir sır ile değişen üç yaşam. Üç ayrı nesil, çocuk yetiştirme tarzları, aşkları, evlilikleri, özgürlükleri, din ve inançları. Aralarındaki farklılıklar, bakış açılarında ki değişiklikler.

‘’Akmayan gözyaşları kalpte birikirler, zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç ederler.’’

Sakın sadece yaşlı bir nineden torununa yazılmış mektuplar okuyacağınız hissine kapılmayın. Koskoca bir hayattan kendinize pay çıkartacağınız, dopdolu bir yaşam hikayesi. Not defteriniz hep yanınızda olsun eminim ki birçok cümleyi kalbinize kazımak isteyeceksiniz.

“Ve sonra, önünde pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilemediğin zaman, herhangi birine, öylece girme, otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan, öyle soluk al, hiçbir şeyin senin dikkatini

dağıtmasına izin verme, bekle gene bekle. Dur, sessizce dur ve yüreğini dinle. Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git.”

Yüreğinizin götürdüğü yerde olmanız dileğiyle

Keyifle okumanız dileğiyle

Göknil KONGURTAY

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır