Şu anda okuyorsunuz
İzmit’in Tarihçesi

İzmit’in Tarihçesi

İzmit Tarihçesi

İzmit İlkçağda “Bithynia” ismi verilen bölge dahilindedir. İÖ 1200-800 arası karanlık dönemde Anadolu’da Hitit egemenliği sürerken, Bithynia da Kaşka halkının yaşadığı düşünülmektedir. Bu dönemden günümüze yazılı belge kalmamıştır. Deniz kavimleri istilası olarak adlandırılan olay sonrasında, Frig halkı önderliğinde Trakh topraklarından gelen, Trakh kökenli Bithynler ve Thynler bu bölgeye yerleşmiş ve esasen Bithynia ismi bu dönemde ortaya çıkmıştır. İÖ VIII yy. sonlarında Helenler Anadolu kıyılarında koloniler oluşturmaya başlamıştır. Bunlardan biride Megaralılar tarafında kurulan Astakos’dur.

Megaralı denizciler tarafından kurulan Astakos, yörede kurulduğu bilinen ilk yerleşmedir. Astakos İÖ VIIII yy. sonlarında ( İÖ 712-711) İzmit’in güneyinde Baş iskele mevkiinde Megaralılarca kurulmuş bir Helen konisidir.  Astakos deniz ve kara ulaşımına uygun olduğundan bir liman kenti olarak gelişti. Astakos paralarının bir yüzünde kentin koruyucu tanrısı Olbia, diğer yüzünde kentin simgesi ıstakoz betimi yer aldı. Yunanca’da Astakos kelimesi, İzmit Körfezinde çok sayıda avlanan bildiğimiz deniz hayvanına delalet eder.

Astakos sikkelerinin arka yüzlerinde görülen kadın başı, bu havalinin perisi olan Olbianın olması, Antik çağın meşhur coğrafyacısı Skylaks, Astakos isimli bir yer zikretmekte, onun yerinde “Olbia”yı göstermekte bundan “Astakos” ile “ Olbia” isimlerinin, aynı yerin muhtelif zamanlarda kullanılmış iki ismin olduğu anlaşılır. Böylece Olbia-Astakos-Nikomedia isimlerini alan bu günkü İzmit’in ilk olarak İÖ 712 yılında tarih sahnesine çıkmış olduğu görülür.

İÖ VIII. yy. ilk dördünde Trenlerin Bithynia’dan geçtikleri sırada Astakos’un da yağma edildiği fakat yinede Megaralalıların diğer bir kolonisi olan Kalkhedon  ( Kadıköy ) tarafından tekrar iskan edildiği anlaşılıyor. İÖ 680 yılında kurulan devlet Lidya Krallığındır. Frigyadan daha başarılı olan Lidya Krallığı Marmara Denizine ve İzmit Körfezinin güneyine doğru genişlemeye başladı. Karadanda Marmara’nın güney kıyılarına doğru ilerileyerek önemli ticaret kenti olan Astakos’u aldılar.  Kocaeli ve Bursa yöresinin verimli topraklarını da alarak güçlenen Lidya Devleti, İÖ 546 da Perslerin saldırısınsa uğradı ve yenildi. Persler Astakosu’da ele geçirdiler. Astakoslular İÖ 435 te yoğun Pers baskısına karşı çıktılar ve Atinalıların, Perslerin denizde yayılmasını önlemek için kurdukları Attika – Delos Deniz birliğine girdiler. Bu dönem, Diodalses’in Bithynia halkını tekrar bir araya topladığı dönemdir.

Büyük İskender Pers ordularını Granikos çayı kıyısında büyük bir bozguna uğratmasından sonra İÖ 334 de İskender ordularının geçtiği yol üzerinde bulunmayan Bithynia, böylece Pers-Makedonya savaşlarından zarar görmemişler ve İÖ 326 de bağımsızlarını ilan etmişlerdir. İÖ 326-279 yılları Bithynialıların genişleme yılları oldu. Bu dönemde Karadeniz kıyısındaki Yunan Kolonisi olan Herekleia’yı ( Ereğli ) ele geçirmek istedilersede başarılı olamadılar.

Bithynia Kralı Bas’ın ölümünden sonra yerine geçen büyük oğlu Zipoites, bölgenin Hellenistik dönem genel yapısı içerisinde ki ilk kral ünvanını alır ve bölge bu dönemde  hellenize olmaya başlar. Zipoites’in ölümü sonrasında yerine oğlu I. Nikomedes geçer (M.Ö 280).

O yıllarda orta Avrupa’dan gelerek Marmara’nın kuzeyinde toplanmakta olan Galatlar güçlü duruma geldiler. Nikomedes onlara, Trakya’dan Anadolu’ya çağrısında bulundu. Galatların Anadolu’ya geçmesi ile başlayan yağma sonrasında Bithynia halkı ile toprakları da yağma  ve yıkımdan büyük zarar gördüler. Nikomedes onarılamayacak kadar zarar gören Astakos’un karşısında İzmit’in bulunduğu yerde savunma açısından daha güvenli yeni bir kent kurdu. Bu kentte Nikomedia adı verildi. Bu kent Bithynia’nın  başkenti yapıldı. Nikomedia 150 yılda büyük bir Helenistik kenti durumuna geldi.

III. Nikomedes döneminde ( İÖ 94-74 ) Bithynia Roma egemenliğine girdi. Romanın Asya valisi Bithynia’yı imparatorluğa kattı. Valinin görevlendirdiği Pompeius Bithynia’nın bütün hazinesinin ve sanat eserlerini Roma’ya gönderdi. Böylece 252 yıllık Bithynia Krallığı da tarihten silindi.

Nikomedia ve çevresi Roma döneminde Pontus Krallığı ile yapılan savaşlar sonucunda, kent zarar görmüş ve onarılmıştır. İmparator Augustus ve Tanrıca adına birde tapınak yaptırıldı.

İmparator Traianus, M.S.111 yılında bölgeye vali olarak genç Plinius’u atar ve bu dönemde Plinius, kentin imarı adına bir çok düzenleme yapar. Özellikle su sistemi konusunda Plinius’un etkisi büyük olur. Bu döneme ilişkin aldığımız bilgiler Plinius ve Traianus arasında geçen mektuplardan anlaşılmaktadır.

İmparator Hadrianus 123 depreminde yıkılan Nikomedia’ yı onarttı, kendisine kent meclisinde “ Restitutor Nicomedia” ( Nikomedia’ yı yenileyen ) sanı verildi.

İmparator Caracalla döneminde kentte bir hipodrom  ve gimnazyum  yaptırıldı. Gordonius döneminde kentin kuruluşunun  500. yılı dolayısıyla bir yıl süren şenlikler gerçeklerştirildi.

İmparator Valerianus döneminde ( 253-260 ) Balkanlar üzerinden, Ön Asya ya giren Got akıncıları, Bizantion’a ulaştıktan sonra 256 da Kalkhedon’a  geçtiler.      Karadan Nikomedia’ya giren istilacılar kenti yağmaladılar. Daha sonra Prusa’ya (Bursa) giden Got akıncıları aynı yoldan geri dönerken, Nikomediayı ve Nikaia’yı (iznik) yeniden yakıp yıktılar.

Diocletianus (M.S 284-305) Roma İmparatorluğu’nun Augustus’u olduktan sonra, İmparatorluk topraklarının çok geniş bir alana yayılması, yönetim şeklini değiştirmesine neden olmuştur. Tetrarşi denilen dörtlü yönetim sistemini kurması ile kendisini Doğu Roma bölgesinin Augustus’u ilan ederek Nikomedia’ya yerleşir ve Nikomedia’yı Roma İmparatorluğu’nun başkenti yapar.

Bu dönemde Gotların yıktığı kent onarıldı. Kent doğuya kaydırıldı ve surları yeni bölgeyi de içine alacak biçimde yenilendi. Nikomedia da hipodrom, saray,tapınak hamam, resmi yapılar, darphane ve tersane inşa edildi. Nikomedia; Roma, Antiokheia (Antakya), Aleksanderia (iskenderiye) den sonra 4.ncü büyük kent halini aldı. Kentte bir Demeter Tapınağı, bunun iki yanında da sekizer sütunlu imparator tapınakları bulunuyordu. Alanda ayrıca bir sunak ve bir Demeter heykeli vardı. Alan, bir kolonlu caddeyle limana bağlanıyordu.

Kent surlarının, su kemerlerinin, bir anıtsal çeşmenin, bir su sarnıcının kalıntıları dışında Roma dönemi yapıtları günümüze ulaşamamıştır.

IV. yy. başlarında Hristiyanlığın Roma sınırları içinde yaygınlaşmasında yeni bir gelişme oldu. Valerius Licinus’a yenilen imparator Daia Maksiminus, putperes olmasına rağmen halkı kazanmak için Hristiyanlık  yandaşı bir politika izledi. Nikomedia Valisinden Hristiyan tutukluları serbest bırakmasını istedi. Bir fermanla Hristiyanlığın resmen kabulunda önemli bir adım atılmış oldu. Ancak Putperestler fermana karşı çıkmış ve Hristiyanları Nikomedia’dan sürdürmüşlerdir.

İmparator Galerius, dünyada bilinen ilk hoşgörü fermanını 30 Nisan 311 yılında o dönemdeki adıyla Nicomedia[İzmit]’ dan yayınlamıştır. İzmit’ ten yayınlanan hoşgörü fermanının bir başka özelliği de, 313 yılında Milano’da tüm dinleri kapsayacak şekilde genişletilen 2. fermana ilham olmasıdır. Nicomedia’dan yayınlanan bu iki hoşgörü fermanı sayesinde dünyada hoşgörü olgusunun temelleri atılmıştır.

323 de imparator Konstantius, rakibi Licinus’u Krizopolis’te ( Üsküdar da) yenmiş ve onu Nicomediaya sürmüştür. Kazandığı bu zaferden sonra Nicomedia’da karısı ve kızı için birer saray ve bazilika yaptırmış. Buna karşı Nikomedianın başkent ünvanını kaldırıp Bizantion’u Konstantinopolis ismi ile başkent ilan etmiştir ve Nikomedia’nın önemi azalmaya başlamıştır.

24 Ağustos 358 tarihinde bir deprem meydana geldi. 50 gün süreyle kentte yangınlar devam etti. Aralık 362 de tekrarlayan deprem sonrasında Nicomedia’da ayakta kalan son yapılarda yerle bir oldu.

VIII.Yüzyılda Persler ve Arapların Bizans’a yaptıkları saldırılarda  İzmit çevresi yeniden yağmalanmıştır.

XI.Y.Y. Nikomedia, Anadolu’yu istila eden Türklerin egemenliğine girdi. Kutalmış oğlu Süleyman Şah ile kardeşi Mansur Suriye’den Anadolu’ya girdi. 1075 de İznik’ i aldılar. Burada Anadolu Selçuklu Devletini kurarak bağımsızlığını ilan ettiler, 1078 senesinde kutalmışoğlu Süleyman Şah Nikomediayı sınırlara kattı. 1085 te Bizans imparatoru Alexios harekete  geçerek yapılan savaşlar sonunda Nikomedia ile birlikte Marmara’nın güney kıyılarını geri aldı. 1096 da Bizansa gelen Haçlı ordusu İzmit Körfezi içindeki bütün köyleri ve Nikomedia’yı yağmaladı. Nikomedia 1101 de ikinci Haçlı seferine katılan ordunun bir kolu tarafından istila edildi. Dorilaion (Eskişehir) üzerine yürümek üzere kentten ayrılan Haçlılar,Türklerin direnişi ile karşılaştılar. Yağmayı Bizans topraklarına yönelten Haçlı orduları gerek Bizanslılar, gerekse yerli halkı tarafından kovuldu. XIII. yy. başlarında imparator II. İoannas Stratiotes, topraklarını yeniden düzenlemeye girişti ve Sırbistan dan getirdiği peçenek ve Sırp esirlerini Nikomediaya yerleştirdi. 1337 yılına kadar Bizans’ın egemenliğinde kaldı.

1287 yılında İnegöl tekfurunu Domaniçte yenerek Bursa topraklarına giren Osman gazinin yolundan giden oğlu Orhan Gazi 1326 da Bursayı aldı. 1327 de Akçakoca Bey, Kandıra-Karamürsel ile birlikte İzmit Körfezinin güney bölümünü aldı.

1330 yılında İznik teslim alındı ve bir yıl sonrada İzmit alındı. Ancak Bizans’ın yardımı ile kente ulaşınca kuşatma kaldırıldı.

Osmanlıların ele geçirdikleri yörelerde halka iyi davranmaları, İzmit yakınındaki kalelerin  büyük bir bölümünün 1333 yılında kendiliklerinden teslim olmasını sağladı. 1337 yılında kentte açlık baş gösterince ele geçirilebildi. Bu tarihten sonra İzmit Osmanlı sancağı oldu. İlk sancak Bey’i Süleyman Paşa oldu.

1402 yılında Timur’un Ankara Savaşını kazanması sonrası kentin üzerine gönderdiği Mirza Ebubekir komutasındaki orduya İzmit halkı karşı koydu. Timur  ile anlaşarak Rumeli’de padişahlığı ilan edilen Süleyman Çelebi Bizanslılarla anlaştı. İzmit’i 1403 yılında Bizans’a bıraktı. Musa Çelebi, Süleyaman Çelebiyi saf dışı bırakarak sultanlığını ilan etti. İzmit yeniden ele geçirildi. Bu arada Musa Çelebinin kardeşi olan Mehmet Çelebi Bizans desteği ile ağabeyini yendi ve 1413 yılında hükümdar oldu.

1413 ile 1421 yılları arasında kent bayındır duruma geldi.

14 Eylül 1509 yılında İstanbul ve İzmit’te büyük bir deprem oldu. İzmit’te o zaman Süleyman Paşa medresesi başta olmak üzere 5 camı, 300 ev bütünüyle kentin deniz kıyısındaki surlar onarılamayacak biçimde yıkıldı. 1512-1520 yıllarında Yavuz Sultan Selim zamanında defterdar Abdüsselam Efendi de İzmit’teki  tersaneleri onararak çalışır duruma getirdi.

1592 yılında İstabulda da vuku bulan veba salgınının İzmit’e sıçraması ile hayat kentte felce uğradı. Dükkanlar 6 ay kapalı kaldı ve İstanbul ile Anadolu’ya ulaşım durdu.

1621 yılında geçen şiddetli kış İzmit körfezinin bitim yeri dondu. Temel gereksinim maddelerinin azalmasından dolayı fiyatlarda büyük artışlar oldu.

1648-1687 yıllarında IV.Murat zamanında Gürcü Abdünnebi çevresinde toplandığı güçlerle İzmit üzerinden İstanbul’a yürüdü. Devlet yöneticileri, İzmit’te siperler kazdırarak ve gemilerle İstanbul’dan asker göndererek ayaklanmayı bastırmaya çalıştılar. Üsküdar’a kadar ilerleyen Gürcü Abdünnebi yenileceğini anlayınca geri çekildi ve 1659 tarihinde öldürüldü.

1651 yılında ayaklanan Abaza Hasan Ağa, İzmit ve çevresini yağmaladı. Ayaklanma bastırıldıysada İzmit büyük zarar gördü.

1703-1730 yıllarında III.Ahmet zamanında İzmit Damat İbrahim Paşa tarafından onartıldı. 22 Mayıs 1766 yılında iki ay süren depremler sırasında İzmit Büyük ölçüde yıkıldı. Tersane kullanılamaz hale geldi. XIX. Yy. la kadar kentte durgun bir yaşam sürdü.1843 yılında İzmit-İstanbul arasında düzenli vapur seferleri başladı.

1843 yılında Anadolu – Bağdat demiryolunun ilk etabı olan Haydarpaşa-izmit demiryolu hizmete açıldı. 1880 yıllarında kentin ticaret yaşamı canlandı. İzmit’te Feshane, Çulhane, Herekede Halıhane bulunmaktaydı. Bu senelerde kent nüfusunun çoğunluğu müslüman Türkler oluşturuyordu. Ermeni Rumaların yanında Yahudi azınlıkta vardı. 1855-1864 yılları arasında Çerkezler Müslüman nüfusuna katıldı.

1877-1878 yıllarında cereyan eden osmanlı – Rus savaşı sırasında Rumeli ve Doğu karadeniz’den göç eden Müslüman toplulukları yöreye yerleşti. 1888 yılında İzmit Mutasarrıflığı adıyla İzmit’te  bağımsız sancak adına geldi. İlk Mutasarrıf Selim Sırrı Paşa halkı ile beraber kentte bayındırlık faaliyetlerine başlattı. Yollar açıldı sıtmaya yol açan bataklıklar kurutuldu. Dönemin mimarı özelliklerini yansıtan yapılar yapıldı.

XIX. yy. sonlarında batılı devletlerin misyoner etkinliklerinin yoğunlaştığı yörelerden biri olduğundan kentte ve çevrede çok sayıda azınlık okulu ile bir Amerikan okulu, Fransız okulu bir Cizvit okulu bulunuyordu.

10 Temmuz 1894 yılında meydana gelen depremle kentte hasar meydana geldi.20 Kasım 1918 de İzmit İngilizlerin işgaline uğradı 27 Ekim 1920 de Yunanlara devredildi. 28 Haziran 1921 de İzmit işgalden kurtuldu.

Cumhuriyetin ilanından sonra 20 Nisan 1924 tarihinde Kocaeli ili kurtuldu. Kentte ve ilin genelinde sanayi kesimi  her dönemde ülke ortalamasını aşan bir etkinliği olmuştur. 1960 yıllarında sanayileşmede çok büyük bir patlama yaşanmıştır. Özellikle kağıt, petrokimya ve rafineri gibi teknolojilerin kullanıldığı üretim merkezleri nüfusun sosyal ve kültürel yapısında değişim yaratmıştır. Ortaya çıkan iş imkanları kente göçü hızlandırmış, bu göçlerden İzmit kenti de payını almıştır.

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
1
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır