ATATÜRK’ÜN FİKRİYE HANIMA YAZDIĞI ŞİİR ve BESTESİ

Fikriye Hanım, Gazi Mustafa Kemal Paşa için bazen bir gerçek bazen bir masaldır. Genellikle masallar hep mutlu sonuçlanır. Ama bu sadece masallarda böyledir. Bir yalnız adam, Çankaya Köşkü’nün o zamanki Ankara’nın bütün güzelliklerini gören balkonundadır. Bir ağustos sabahıdır. Güneş kendine has sükûneti içinde yavaş yavaş doğmaktadır. Bu yalnız adam, derin düşünceler içinde kâğıdı kalemi eline alır. Erkenden kendisini terk edip giden, onarılmaz acılar içinde bırakan, adını unutamadığı bir kadının arkasından yazmaya başlar. Yazdıkları bir şiir değil, bir ağıttır.
Ümmid-i Askim – Fikriye
Bir hüzün gibi geldi geçti vuslatımdan
Şekvacı olmadı yorgun başımdan
Lezzet-i Şinasi’ydi sunduğu kahve fincanından
İzmihlal-i mümkün değil sızlayan vicdanımdan
Varsın çeksin bu dimağ unutmaz seni
Kimse dolduramadı yürekteki yerini
Bir kadeh gibi sunmuştu ölümsüz sevgini
Çaresiz yürek nedendir, bilmedi kadrini
Terk-i hayat ne der bilemem amma
Bir ümid-i, hayaldir buluşmak orada
Dilerim sübut bulur kanayan yara da
Aşk-ı Muhabbet biter mi ? Cennet-i Alada
İçsende bir kadeh hayat iksirinden
Zamansız ayrıldım bilinsin Fikriye’den
Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden
Ümmid-i Aşkım saracak onu cefakar teninden
Mustafa Kemal
19 Eylül 1926
ATA’MIZIN FİKRİYE HANIMA VEFATININ ARDINDAN 1926 YILINDA YAZDIĞI ŞİİR SABİHA GÖKÇEN VE CEMİL BOZOK MANEVİ OĞULLARI ERİŞ ÜLGER TARAFINDAN ÜMMİD_İ AŞKIM ALBÜMÜ İÇİN SERAP YENİCİ ‘YE TESLİM EDİLEN ŞİİRİN ŞARKI VERSİYONU SERAP YENİCİ TARAFINDAN BESTELENİP SESLENDİRİLMİŞTİR . ÜMMİD_İ AŞKIM ŞİİR VERSİYONU FİKRİYE , HAKAN YILMAZ TARAFINDAN SESLENDİRİLMİŞTİR .