Şu anda okuyorsunuz
YASEMİN SOKAĞI

YASEMİN SOKAĞI

yasemin sokağı

Defne Seidel (226 sayfa)

Son günlerde dönemleri anlatan kitapları okudum çoğunlukla. Bir Dönem Bir Çocuk adlı kitabında, Altan Öymen’le, 1930’lu-1940’lı yılların yolculuğuna çıktım. Hayat (Dürbünümde Kırk Sene) kitabıyla, Ayşe Kulin öncülüğünde, 1941-1964 yıllarını dolaştım. Tam bu okuyuşların peşinden YASEMİN SOKAĞI geldi. Yasemin Sokağı da alıp götürme gücü olan bir roman. Onunla da 1960’lara, 1970’lere ve Almanya’ya gittim geldim, bugünde dünü yaşadım. Yazar Defne Seidel, öğretmenliğimin ilk yıllarında okulumda (Derince Lisesi) öğrenciydi. O nedenle romanı çok dikkatli okudum. Defne, ailesiyle birlikte, yıllardır, Berlin’de yaşamaktadır. Bir sürü roman okudum. Bu romanı okurken de hiç sıkılmadım. Roman, dilimizi tüm zenginliğiyle yansıtıyor. Bazı yazım, noktalama yanlışları gözden kaçsa da Türkçe kokusu okuyucuyu sarıyor. Anlatım, açık, akıcı. Betimlemeler usta işi. 201. sayfada ve 202. sayfanın başında, bekleme odasının duvarındaki deniz manzarası çok etkileyici betimlemelere örnektir. Yer ve kişi betimlemeleri de çok başarılı. Romanın kurgusu çok iyi. Karakterler, bölüm başlığı yapılmış. Tanpınar’ın havasını (Huzur) sezdim karakter anlatımlarında. Anılara gidiş gelişlerle, ilginç düğüm ve çözümlerle okuyucu akışlara kendini kaptırıyor. Merak hep diri. İçerik oldukça zengin. Almanya’ya göç nedenleri, temel tema. Tema verilirken Türkan-Aslı-Ela (anneanne-anne-torun) zinciriyle Türkiye-Almanya kültür değişimi vurgulanmış. Göçmenlerin sorunları, kundaklama panikleri, uyum süreçleri/yabancılaşma, göçün ekonomiyle sınırlı olmadığı, insan ilişkileri, sağ-sol çatışmaları, özellikle kadınların tacizi, güçsüzlerin ezilmeleri, farklılıkları hor görme… iç içe geçmiş. Göç, bir kaçış olmuş bir yönden de. Yasemin Sokağı, Taksim çevresinde eski kültürün tipik bir örneği, geçmişle geleceğin çatıştığı bir ortam. Devrimcilerin felsefe kulübü, Ülkücülerin takıldıkları kahve, sahaflar, eski evler, modern yerleşime yakın oluş, uçurumlar… Orada başlayan yaralı yaşamların Almanya’ya savruluşları, Almanya’da uyum çabaları etkileyici verilmiştir. Yazar, kaynaklardan yararlanarak, felsefeyi, devrimcileri, ülkücüleri… 1968 ruhunu, vatan-millet kavramlarını kişisel mutluluğun önüne çeken, idealleri uğruna yiten, yiterken geride yaralı gönüller bırakan insanları da örneklemiş olay akışlarında. Özellikle Türkan ile Engin’in devrimci nikahları ilginç. Yaşamı öteleyen idealler hüzün veriyor. Erkek egemen yapının, bazı yanlış geleneklerin kadının çileli oluşuna etkisi içe işliyor. Önemli kişilerin kadın oluşları boşuna değil. Romandan kök çevresinde toparlanamayış sızısı damlıyor. Yuva olan sılada, bilgisayarını açıp bloguna içini dökerek rahatlamaya çalışan bir torun… Romanı bitirdiğimde düşündüm, düşündüm. Özgürce yaşanan, çağdaş uygarlığı yakalayan, işsizliğin-açlığın yenildiği bir yurttan kim göçmek ister ki? Yasemin Sokağı, bana yeni bir bilgi vermedi, ama beni büyülü bir ortamda yaşattı. Zaten roman okuma nedenimiz de bu büyüyü yaşayarak etkilenmek değil mi? Yasemin Sokağı, aşkı da yaşamı da farklı pencerelerden gösteren ilginç bir roman. Almanya’da birçok yakını olan ben, heyecanlandım her cümlede.

Her kitap bir penceredir ışığa açılan.

Sevgilerimle…

İlginizi Çekebilir

Hayri SARI

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır