Şu anda okuyorsunuz
TÜRKLERİN AYAK BASTIĞI ÜLKE LİTVANYA

TÜRKLERİN AYAK BASTIĞI ÜLKE LİTVANYA

TÜRKLERİN AYAK BASTIĞI ÜLKE LİTVANYA

Baltık ülkelerine yaptığım seyahatte ilk durağım Litvanya olmuştu. Belarus’u gezdikten sonra başkent Minsk’ten, 3 saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından Litvanya’daydım.

Letonya ve Estonya’nın içinde bulunduğu Baltık ülkeleri içinde en büyük ve kalabalık olanı Litvanya’dır. Nüfusu ise yaklaşık 3,5 milyon.

Ülkenin resmi dili Litvanca; ancak ülke içinde İngilizce bilenlerin oranı yüzde 80 civarında.

14. yüzyılda Beyaz Rusya, Ukrayna, Polonya ve Rusya’nın bir bölümünde egemen olan “Litvanya Büyük Dükalığı”, Avrupa’nın en geniş sınırlarına sahip devletlerinden biriydi. 1569 yılında Polonya ve Litvanya “Lehistan – Litvanya Devleti”ni kurdu. 2 yüzyıl sonra bu devletin Litvanya bölgesi Rus İmparatorluğu’nun egemenliğine geçti.

1940’tan sonra Sovyetler Birliği ve Nazi Almanya’sının etkisi altına giren ülke, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar Sovyet egemenliği altına girmiş. 1990’da ise Sovyetler Birliğinden bağımsız olan ilk devlet olmuş.

Şirin Başkent Vilnius

Vilnius, Litvanya’nın başkenti olup aynı zamanda ülkenin en büyük ve en çok turist çeken şehri. Her yıl 1 milyondan fazla turist ziyaret ediyor.

Yaklaşık 550.000 nüfusa sahip Vilnius, Türkiye’den çok sayıda öğrencinin Erasmus için özellikle tercih ettiği bir şehir. Yaşam şartları öğrenciler için oldukça uygun. Ulaşım ücretleri ucuz.

1920-1939 yılları arasında Polonya’nın egemenliği altında kalan şehirde, çok sayıda tarihi eser bulunuyor. Güzel bir mimariye sahip tarihi kent merkezi, UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor. Ayrıca, 2009 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş.

20. yüzyıla kadar süren Yahudi etkisi nedeniyle Litvanya’nın Kudüs’ü olarak nitelendirilen Vilnius için Napolyon 1812 yılında gördüğünde “Kuzeyin Kudüs’ü” demiş.

Gediminas Kalesi ve Soykırım Kurbanları Müzesi

Gediminas kalesi, 14. yüzyılda Litvanya kralı olan Gediminas tarafından yaptırılmış.

1655 yılında Moskova ile yapılan savaşta yapının bir kısmı zarar görmüş ve önemini kaybetmiş. Bugün, kalenin ayakta kalan kulesi restore edilmiş ve müze olarak ziyarete açılmış. Kale aynı zamanda, Vilnius’u panoramik olarak yukarıdan izlemek için de en ideal nokta.

KGB Müzesi olarak da bilinen Soykırım Kurbanları Müzesi, eski KGB binasının içinde yer alıyor.

Müze, Sovyetler Birliği’nin Litvanya’daki 50 yıllık işgali, Litvanyalıların bu dönemdeki direnişi ve Nazilerin işgali ile tüm bu dönemlerde yaşanan insan hakları ihlalleri, idamlar, tutuklanmalar hakkında bilgi vermek üzerine kurulmuş.

Müzenin en ilgi çekici kısmı, binanın bodrum katındaki hapishane bölümünde yer alıyor. Hapishane hem Sovyetler hem de Naziler tarafından kullanılmış ve KGB’nin 1991’de bıraktığı haliyle duruyor.

Uzupis Cumhuriyeti

Vilnius’un en ilginç yeri olan “Uzupis Cumhuriyeti” aslında Vilnius’un içinde özerk bir bölge. Kendi marşları, anayasaları, başkanları ve hatta mevsime göre değişen 4 tane bayrağı ile 12 kişilik bir ordusu bile var.  Üstelik devlet bu oluşuma karşı değil, hatta yer yer destekliyorlar. 

Litvanya, Sovyetlerden ayrıldıktan sonra Uzupis, devlet tarafından ötelenen, önemsenmeyen, hatta çoğunlukla evsizlerin yaşadığı bir bölgeymiş. Bunun sonucunda sanatçı kesim tarafından bir nevi “işgal edilmiş” ve zamanla bu noktaya gelmiş.

Uzupis Cumhuriyeti ,1 Nisan 1997’de kurulmuş ve her yıl 1 Nisan’da “bağımsızlıklarını” kutlamayı da ihmal etmiyorlar.

Litvancada “nehrin diğer tarafı” gibi bir anlam taşıyan Uzupis’e, yalnızca nehrin üzerindeki köprüden geçerek gidebiliyorsunuz. Resmi olarak ayrı bir devlet şeklinde kabul edilmese de girişinde tabelası bile mevcut.

Herhangi bir kontrole tabi olmaksızın serbestçe girebiliyorsunuz. İçeride gezerken olumsuz bir durumla karşılaşmadım. Burayı, Kopenhag’da gezdiğim özerk bir yapıya sahip Christiania bölgesine benzettim.


Uzupis’in anayasa maddelerinin çok sayıda dilde yazılı olduğu tabelalar var. Bunlardan biri de Türkçe. Maddelerin bazıları şöyle:

  • Herkes Vilne Deresi kıyısında yaşama hakkına sahiptir. Vilnele Deresi de herkesin yanından akıp gitme hakkına sahiptir.
  • Herkes sıcak su kullanma, kışın ısınma ve bir çatı altında barınma hakkına sahiptir.
  • Herkes ölme hakkına sahiptir; ancak bu bir zorunluluk değildir.
  • Herkes hata yapma hakkına sahiptir.
  • Herkes sevme hakkına sahiptir.
  • Herkes sevilmeme hakkına sahiptir, ancak bu şart değildir.
  • Herkes sıradan ve tanınmamış olma hakkına sahiptir.
  • Herkes aylaklık yapma hakkına sahiptir.
  • Herkes bir kediyi sevme ve ona bakma hakkına sahiptir.
  • Herkes, taraflardan biri ölene kadar bir köpeğe bakma hakkına sahiptir.
  • Herkes mutlu olma ve mutsuz olma hakkına sahiptir
  • Herkes susma hakkına sahiptir.
  • Herkes bir şeye inanma hakkına sahiptir.
  • Hiç kimse şiddet kullanma hakkına sahip değildir.
  • Hiç kimse başka birisini suçlu gösterme hakkına sahip değildir.
  • Herkes hiçbir hakka sahip olmama hakkına sahiptir.

Karay Türklerinin Yerleştiği Şehir: Trakai

Litvanya seyahatimde bir günümü, Vilnius‘a 28 km uzaklıkta olan Trakai’ye ayırdım. Litvanya Büyük Dükalığı’nın eski başkenti olan Trakai, aynı zamanda Karay Türklerinin yerleşim yeri.

Peki, Litvanya’ya neden ve nasıl gelmişler?

Karay Türklerinin Litvanya’daki tarihi 1397-1398 yıllarına dayanıyor. Karadeniz kıyılarına sefere giden Büyük Litvanya Dükü Vytautas, Kırım’dan birkaç yüz Karay ailesi getiriyor.

Litvanya ve civarındaki bölgede toprağı işleyecek ve bölgeyi savunacak yeterli nüfus olmadığı için, çeşitli ayrıcalıklar tanınarak Trakai bölgesine yerleştiriliyor ve yüzyıllardır yaşamlarını bu bölgede sürdürüyorlar. Hepsi gelip Litvanya’ya yerleşmiyor, dünyanın başka bölgelerine göç eden (Türkiye, Polonya, Ukrayna, Rusya) Karaylar da var. Nüfusları çok az olmasına rağmen dillerini korumuşlar ve kültürlerini yaşatmayı başarmışlar.

Eski Ahit, Karayların dininin temeli ve “On Emir” onun en önemli parçası. Birçok yönden Yahudilerden ayrılıyorlar. İbadetlerini “Kenesa” adı verilen ibadethanelerinde yapıyorlar ve ayakkabılarını çıkararak giriyorlar. Ayinlerinde ey İsrailoğlu değil, Ay Karayoğlu diyorlar.

 

İbadetlerini aynı zamanda konuştukları dil de olan Karay Türkçesi ile yapıyorlar. Allah’ın adına Yehova yerine “Tengri” veya “Alla” diyorlar. Abdeste benzer şekilde ellerini yüzlerini yıkıyorlar, ellerini açarak dua ediyorlar ve yüz sıvazlıyorlar. Kendilerine özgü kıyam, rüku ve secdeden oluşan bir tür namaz kılıyorlar. Ayrıca Hz. İsa ve Hz. Muhammed’i peygamber olarak kabul ediyorlar. 

Günümüz Karay Türklerinin bazıları, kendilerine Yahudi dedirtmedikleri gibi, Museviliğin bir mezhebi tanımlamasını da kabul etmiyorlar. Çevrelerinde pek bulunmayan ve makbul karşılanmayan bir mezhebe bağlı oldukları için, çoğu kez başka toplumların yadırgamaları, hatta düşmanlıkları ile karşı karşıya kalmışlar. Bu durum onların ya topraklarını tamamen terk etmelerine ya da daha izole bir hayat sürmelerine sebep olmuş.

Not: Karay Türkleri ile ilgili daha detaylı bilgi için Turizm ve Araştırma Dergisi’nde, Kamile Jamontaite ve Orhan Akova’nın yazdığı “Litvanya Karay Türklerinin Etnik Turizm Potansiyelinin İncelenmesi” başlıklı makaleye bakabilirsiniz.

Trakai Kalesi

Şehirde mutlaka ziyaret edilmesi gereken en önemli yapı, Galve Gölü’nün ortasında yer alan ve 14. yy’da inşa edilen Trakai Kalesi.

Kale, Trakai Milli Parkı’nın içinde yer alıyor. Kaleye ulaşım, tekneyle ya da Trakai ile bağlantıyı sağlayan yaklaşık 100 metre uzunluğundaki bir ahşap köprüyle sağlanıyor.

Yapının inşasında ana malzeme olarak kırmızı gotik tuğlalar tercih edilmiş. Taş bloklar sadece binaların, kulelerin ve duvarların temellerinde ve üst kısımlarında kullanılmış. Kalenin avlusunda ise Ortaçağ’dan kalma işkence aletleri sergileniyor.

Kalede, farklı dönemleri anlatan müzelerin bulunduğu odalardan biri de Karay Türklerine ayrılmış. Karay Türkleri, uzun bir süre bu kaleyi korumakla görevlendirilmiş. 

Bir Heykel Bir Diyalog

“Biraz daha sabret hacı teyze. Geçecek elbet. Bu arada ayakkabıları yine giymemişsin.”

Litvanya Mutfağı

Litvanya mutfağında hamur işleri geniş yer tutuyor. Mantılar, börekler ve çörekler en çok sevilen yiyeceklerin başında geliyor.

Ülkede en çok tüketilen yemeklerden biri olan Borş çorbası, lahana, pancar ve et karışımından oluşuyor. Bu çorba Rusya, Belarus ve Ukrayna gibi ülkelerde de oldukça fazla tüketiliyor.

Litvanya’nın ulusal yemeği sayılan Cepelinai ise, ekşi krema ve patates karışımından hazırlanan hamurla yapılan büyük köftelere verilen isim. Bir nevi patatesli içli köfte diyebiliriz.

17.yy’dan bu yana ülkenin geleneksel yemeği olan bu köfteler, lezzetli bir sosla ikram ediliyor. Vejetaryenler için et kullanılmadan yapılan çeşitleri de var. Cepelinai, biraz ağır gelse de tadı hoşuma gitmişti.

Litvanya’ya Ne Zaman Gidilir?

Litvanya’da kış mevsimi ülke genelinde soğuk ve sert geçiyor. Yaz aylarının ise çok sıcak geçtiği söylenemez. Ülkede bulutlu gün sayısı oldukça fazla.

Yazın ortalama sıcaklık 20 derece iken kışın ortalama -6 derece. O yüzden ülkeyi ziyaret etmek için yaz ayları ideal.

Ben, ziyaretimi yaz aylarında yapmıştım. Hava çok sıcak olmadığı için rahatlıkla gezebilmiştim.

Film Önerisi

2013 Litvanya yapımı, bir dönem filmi olan Ekskursante,10 yaşında Litvanyalı yetim bir kız olan Marja’nın, II. Dünya Savaşı sonrasında Sovyet topraklarındaki hayatta kalma çabasını konu alıyor.

Litvanyalıları sürgün için Sibirya’daki toplama kamplarına götüren bir trenden kaçan bu küçük kızın; yaşadığı topraklara dönme isteği, kaçış sırasında yaşadığı zorluklar ve verdiği mücadele anlatılmış. Sevgi, iyilik, merhamet, acı, öfke, umut. Hepsini bu filmde bulabiliyorsunuz.

Görsellik ve müzik açısından da başarılı olan filmin IMDB puanı ise 10 üzerinden 8.2.

Günün Sözü

“Yolculuk, önce seni sözsüz bırakır, sonra da iyi bir hikâye anlatıcısına dönüştürür.”

İbn Battuta (Orta Çağın en büyük seyyahı)

******************

Bir sonraki yazımda başka bir ülkede tekrar buluşmak dileğiyle.

Sağlıklı, huzurlu ve umutlu günleriniz olsun. Görüşmek üzere.

Ali Fikret AYDIN

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır