Şu anda okuyorsunuz
RENKLİ ÜLKE: HİNDİSTAN

RENKLİ ÜLKE: HİNDİSTAN

RENKLİ ÜLKE: HİNDİSTAN

Hindistan’a gidişim biraz maceralı oldu. Uçuşumdan bir gün önce İstanbul’da yaşayan kıymetli dostlarım Mustafa-Ayşegül çiftinin evine konuk oldum. Ertesi gün erkenden kalkıp Atatürk Havalimanına vardım. Pasaport işlemleri için ilgili masaya gittim. Görevli, pasaportumu kontrol ettikten sonra “Vize almadınız mı?” dedi. Ben de “ Ne vizesi! Hindistan yeşil pasaporta vize mi istiyor?” dedim. Daha öncesinde gezi için araştırma yaparken çok bilinen bir gezginin blog sayfasında Hindistan için yeşil pasaportluların muaf olduğunu okumuştum. Görevliye “ Gezginin birisi vizesiz gidiliyor diye yazmıştı” diye söylesem de işin aslını orada öğrenmiş oldum. Önceleri vizesiz gidilebilirken daha sonra yeşil pasaport için vize uygulaması getirilmiş sanırım.

O anda çok büyük bir şoka uğradım. Bütün havalimanı başıma yıkılmıştı adeta. Moral bozukluğu içinde, Mustafa’yı arayarak durumu anlattım ve ilk otobüsle Afyon’a geri döneceğimi söyledim. Sonrasında, internetten otobüs saatimi belirleyip tam biletimi almak üzereyken Mustafa aradı. “Yarın pazartesi. Konsolosluğa gidip görüş olmazsa. Vize için yardımcı olurlar belki” dedi. İkna oldum. “En azından şansımı denemiş olurum” diye düşündüm.

O gün de İstanbul’da kaldım ve ertesi gün erkenden konsolosluğa gittim. Gitmeden belgelerimi de (başvuru belgesi, ikametgâh, banka hesabı vb.) hazırladım. Girişte uzun bir kuyruk vardı. Birkaç saat bekledikten sonra nihayet sıram gelmişti. Evraklarımı inceleyen görevlinin dediklerini duyduktan sonra bu sefer de konsolosluk binası başıma yıkılmıştı: “Sizin ikametgâhınız Afyon olduğu için Ankara’dan başvuru yapmanız gerekiyor”. Saatler süren o heyecanlı bekleyişten sonra omuzlarım aşağıda yine dönüş yoluna geçtim. Afyon için tekrar otobüs bileti bakmaya başladım. Bir yandan da “Acaba Ankara’ya gitsem mi gitmesem mi?” diye gelgitler yaşıyorum. “Madem bu kadar uğraştım. Son bir kez daha şansımı deneyeyim. En azından elimden geleni yapmış olurum” diye düşünerek Ankara’ya gitmeye karar verdim.

İnternet üzerinden vize için randevu aldım ancak sistem randevuyu iki gün sonraya verince oradaki görevliyle konuşup bir gün öne çektim. O gün akşam otobüsle Ankara’ya gittim. Sabah erkenden büyükelçiliğe gidip evraklarımı teslim ettim. Sonucun akşamüstü belli olacağını söylediler. Merak ve endişe içerisinde akşama kadar oyalandıktan sonra 17.00 gibi tekrar gittim. Evraklarımı aldıktan sonra heyecanla pasaportumun sayfalarını karıştırdım ve nihayet vizemin onaylandığını gördüm. 18.00’de İstanbul’a otobüs biletim olduğu için koşturarak otogara gittim. Yolda giderken internet üzerinden ertesi gün için uçak biletimi satın aldım. Gece yarısı sağanak bir yağmurla karşıladı beni İstanbul. Biraz uykumu aldıktan sonra ertesi gün erkenden kalkıp havalimanı yollarına düştüm ve en sonunda o uçağa sorunsuz binebildim. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise Hindistan topraklarındaydım artık.

Hindistan

Zengin bir tarihi geçmişe sahip Hindistan, farklı dillere ve geleneklere sahip 28 eyaletten oluşuyor.

Dinlerin ve kültürlerin etkileşiminin yoğun olduğu ülkenin, dünyadaki en renkli ülkelerden birisi olduğunu söylemek mümkün.

Hindistan’da renklerin dilleri var ve çoğu da Hint tanrıları ile ilişkili. Siyah; kötülük, öfke, olumsuzluk, ölüm ve eylemsizlik demek. Beyaz; renksizlik ve yoksunluk anlamına gelirken, kırmızı ; ateş, bereket, dinamik ve saflıktır. Koyu kırmızı ve safran sarısı ; aristokrasi, ihtişam ve serveti ifade eder. Sarı, uğurlu ve kutsaldır. Mor, kederdir. Mavi, Lord Krisha’nın rengidir. Pembe; dişilik, tazelik ve sağlıktır. Yeşil ise; yeni başlangıç, hasat ve mutluluktur. Bu renkleri yoğun olarak özellikle kadınların geleneksel kıyafetlerinde görmek mümkün.

Temizlik konusunda ise ülkedeki bu renkliliğin yerini renksiz bir duruma bıraktığını söyleyebiliriz.

Sokaklarda dolaşırken köşe başlarında üst üste yığılmış çöpleri görmeniz mümkün.

Hindistan’da evlerin çoğunda tuvalet bulunmuyor. Milyonlarca insan, tuvaletini dışarıda yapıyor. Araştırmalara göre cep telefonu ve televizyonu olan evlerin sayısı tuvaleti olanlara göre daha fazla. Bu durumun ekonomik nedenlerden ziyade kültürel sebeplere bağlı olduğu düşünülüyor.

Dünya Bankası’nın tahminlerine göre dışarıda tuvalet konusunun yarattığı sağlık sorunlarından dolayı Hindistan her yıl milli gelirinin %6’sını kaybediyormuş. Devlet son yıllarda her eve tuvalet yaptırmak için seferberlik başlatmış.

Dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan Hindistan’da kast sistemi var. Kastlar şu şekilde:

Brahmanlar : Bilginler ve rahipler gibi kutsal yazıları yorumlayan kişiler.

Kshatriyalar : Askerler ve üst düzey memurlar.

Vaişyalar : Tüccarlar, esnaflar, toprak sahipleri.

Şudralar : Çiftçiler, zanaatkarlar ve işçiler gibi bedensel işlerle uğraşanlar.

Bunların dışında kast sistemine bile dahil edilmeyen bir grup daha var. Paryalar ya da Dalitler olarak adlandırılan bu gruptaki kişilerin hiç hakları yok.

Kastlar arasında asla geçiş olmuyor. Hatta hiçbir kast üyesi, başka kasttan biri ile evlenemez. Gazetelerde “Eş aranıyor” gibi ilanlarda bile kast durumları belirtiliyor.

Üst tabakadan birisi alt tabakada bulunan biriyle aynı sofrada oturup yemek yemez.

Bununla birlikte ülkede çok fazla fakir olduğu için insanların farklı işlere yöneldiğini gözlemledim. Örneğin, pazarın içinden geçerken yol kenarında oturan bir adamın karşısındaki kişinin dişini çekmeye çalıştığını gördüm.

Başka bir gün de tarihi bir mekânı ziyaretim sırasında yanıma yaklaşan bir genç, kulaklarımı göstererek kirli olduğunu ve temizleyebileceğini beden dili ile anlatmaya çalıştı. Hatta elindeki çantasını açarak içindeki solüsyonları ve temizleme çubuklarını gösterdi. Uzun bir süre peşimde dolaştıktan sonra kendimi zor kurtarabildim.

Başkent: Yeni Delhi

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi, yaklaşık 20 milyon nüfusuyla ülkenin en büyük şehirleri arasında. Aynı zamanda ülkenin önemli kültürel, siyasi ve ticari merkezlerinden biri.

Bölgede MÖ 600’lü yıllara ait kalıntıların ortaya çıkması Yeni Delhi’nin eski bir yerleşim alanı olduğunu gösteriyor. Şehir, Hindistan’da kurulan Türk Devleti Babürler’in de başkentliğini yapmış.

Bu arada, ülkemizin Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızdan birisi, Babür İmparatorluğunu temsil ediyor.

Ulusal Gandhi Müzesi

Yeni Delhi’de ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri de Gandhi müzesi. Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinin lideri Gandhi’ye ait kişisel eşyaların, fotoğrafların ve ses kayıtlarının sergilendiği müze yedi galeriden oluşuyor.

Gandhi, Hindu kast sistemi içerisinde “Vaişya-Tacirler” sınıfına mensup, Londra’da hukuk okumuş bir avukat.

Halka, özellikle köylülere yaşam koşullarının iyileştirilmesi, okul ve hastanelerin kurulması için öncülük etmiş, kıtlık bitene kadar vergilerin kaldırılmasını sağlamış ve tüm bunların sonucu olarak kendisine “Yüce Ruh” anlamına gelen “Mahatma” denmeye başlanmış.

Gandi’nin belirli bir kötülüğe karşı kararlılıkla fakat şiddet içermeyen eylemi, “hakikat gücü” ya da “hakikate adanma” anlamına gelen “Satyagraha” olarak adlandırılıyor. Bu eylem biçimi gerek Güney Afrika’da gerekse Hindistan’ın bağımsızlık sürecinde en etkili mücadele yöntemlerinden biri olmuş.

Bütün hayatını ezilen halkların çıkarlarını korumaya adamış. Hint toplumundaki kast sistemini yıkmak için büyük mücadele vermiş. Ancak 1948 yılında Yeni Delhi’de bir suikastçı tarafından vurularak öldürülmüş. Ölümünden sonra külleri Hindistan’ın farklı bölgelerine gönderilmiş.

Jama (Cuma) Cami ve Nizameddin Dergâhı

Yapımı 1658 yılında tamamlanan ve Babür mimarisinin güzel bir örneği olan Jama Camii, Şah Cihan hükümdarlığının son eserlerinden biri. Hindistan’ın en büyük camilerinden biri olan yapının 3 giriş kapısı ve 40’ar metre yüksekliğinde iki minaresi var.

Bu arada Hindistan, Endonezya’dan sonra Müslüman nüfus bakımından en kalabalık ülke.

Delhi’de İslam izlerinin görüldüğü yerlerden biri de Nizameddin Dergâhı. Nizameddin Evliya (1238-1325), Hindistan sufilerinden. Hocasının emriyle Delhi’ye gittiği zaman, ibadetlerini huzur içinde yapacak sakin ve uygun bir yer bulamamış. Gıyâspûr’da üstü sazla örtülü küçük bir kulübeye yerleşerek, insanlara Allah’ın emir ve yasaklarını anlatmış.

Delhi Müslümanlarının çoğunun tasavvufa ve ibadete yönelmesinde Nizameddin Evliya’nın büyük etkisi olduğu söyleniyor.

Uzun bir ömür süren Nizameddin Evliya, yedi Delhi sultanı görmüş. Kendisine bağlı olanlar dahil, hiçbir sultanı ziyaret için saraya gitmemiş ve sultanları da dergâhına kabul etmemiş.

Kızıl Kale ve Hint Kapısı

Delhi’nin en önemli yapılarından biri olan ve kırmızı kum taşından yapılmış Kızıl Kale, 17. yüzyılda  Babür imparatoru Şah Cihan tarafından inşa ettirilmiş. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan yapı, Delhi’nin ana turistik merkezlerinden. Yapının iki kapısı var. Lahore Kapısı, Pakistan’ın Lahore kenti yönüne bakıyor ve ana giriş kapısı. Delhi Kapısı ise imparatorluk zamanında daha çok özel törenlerde kullanılıyormuş.

Hint Kapısı (India Gate) olarak adı geçen anıt ise, 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden Hintli askerler anısına dikilmiş. Savaşta ölen 90 bin askerin adının yazılı olduğu anıt, bölgede en dikkat çeken tarihi eser. Yapının altında ise sönmeyen bir ateş yanıyor.

Dinler ve Tapınaklar

Hindistan’da çok çeşitli dinler mevcut. Bunlardan biri de Sih dini. Tarihi yapıların olduğu eski Delhi bölgesinde 18.yüzyıldan kalma bir Sih tapınağına gittim. Tapınağa başı açık olarak erkek ve kadınların girişine izin verilmiyor. O yüzden ben de girişte verilen bandana ile başımı kapatarak ziyaret edebildim.

Sihizm ya da Sih dini 100’den fazla ülkede yaklaşık 28 milyon mensubu bulunan bir inanç sistemi. Sihlerin yaklaşık 20 milyonu Hindistan’da. “Sihizm” kelimesi, Sanskritçe “öğrenci, mürit, talebe” anlamına gelen “sih” sözcüğünden geliyor. Bu inancın öğretilerine inanan ve uygulayan insanlara da “Sih” deniyor. Guru ise, “öğretmen, öğretici, üstat” gibi anlamları olan bir kelimedir. Sih dini, Guru Nanak tarafından 1469 tarihinde kurulduğunda Hindu ve İslam dinlerinin olumlu yanlarını alarak ideal bir din oluşturmayı amaçlamış. Sih ve Hindu inanışları arasındaki en önemli fark, Sihlerin kast sistemini kabul etmemeleri.

Daha sonra Bahai dinine ait Lotus tapınağını ziyaret ettim. Beyaz beton ve mermerden lotus çiçeği şeklinde yapılan tapınak 1986 yılında inşa edilmiş. Tapınağın içinde herhangi bir dini obje veya resim olmaması ilginç.

Bahai dini 3 temel prensibe dayanıyor: tanrının birliği, dinlerin birliği ve insanlığın birliği. Tanrının tek olduğunu ve var olan tüm dinleri de ona ulaşmak için izlenebilecek yollar olarak kabul ediyor. Tüm ırkların ve kültürlerin kabul edilmesini savunuyor. Bahai tapınaklarında tüm dinlerden insanlar ibadet edebiliyor.

Son olarak, Hinduizm ve Budizm inancı için önemli bir yer olan Iskcon tapınağını ziyaret ettim. Iskcon, Hare Krishna Hareketi olarak bilinen ve 1966’da New York’ta ortaya çıkmış bir din. 68 kuşağının arayışları içinde popüler kültürde önemli bir yer edinmiş. Özellikle Beatles üyesi George Harrison’un üyesi olması sayesinde birçok Beatles şarkısında ve meşhur hippi müzikali Hair’de yer almış.

Hindistan’da İnek Neden Kutsal?

Hindistan’da ve Asya’da yer alan birçok ülkede inek kutsal sayılıyor. İneğin kutsal bir hayvan olduğunu düşünen topluluklar onun sunduğu nimetleri hayatlarının devamı için gerekli görüyorlar.

Hinduların tarihsel geçmişlerine bakıldığında daha çok kırsal bir hayat biçimine sahip oldukları ve Hinduizm açısından en değerli besin kaynağının süt olduğu görülüyor. Bu arada, Hindistan’ın 133 milyon ton günlük süt üretimiyle dünyanın en büyük süt üreticisi olduğunu da belirtelim.

Ateş kullanılarak yapılan ibadetler Hindular arasında epey yaygın. İnekten elde edilen sütten üretilen bir yan ürün olan tereyağı, ateşin daha güçlü yanmasını sağladığından önemli görülmüş.

Hinduizmde inek, iyiliği temsil ediyor. Hinduların dini inançlarına göre iyiliği temsil eden ineğin kılına dahi zarar vermek, insanların inançlarına saldırmakla aynı anlama geliyor.

Eski Başkent: Agra

Hindistan’ın kuzeyinde yer alan Agra, Yeni Delhi’ye yaklaşık 250 km uzaklıkta ve Yamuna Nehri’nin kenarında kurulmuş.

Şehir, 1526 – 1858 yılları arasında Hindistan’da hüküm sürmüş Babür İmparatorluğu’nun eski başkenti. Haliyle de ülkedeki en güzel mimari yapılardan bazıları Agra ve çevresinde bulunuyor. Önceleri Agrabant olan adı (cennet demekmiş) sonraları Agra olarak kalmış.

Hindistan’ın simgesi olan Tac Mahal’e ev sahipliği yapan şehri günübirlik ziyaret ederek bu görkemli yapıyı görme imkânına sahip olabilirsiniz.

Aşkın Sembolü: Tac Mahal

İslam mimarisinin seçkin eserlerinden biri olan Tac Mahal, Babür İmparatorluğunun 1593-1666 yılları arasında hüküm süren 6. hükümdarı Şah Cihan tarafından inşa ettirilmiş.

Dünyada, aşk için dikilmiş en büyük ve en güzel anıt olarak kabul edilen Tac Mahal’in hikâyesi etkileyici. Şah Cihan, büyük bir aşkla sevdiği ve 20 sene evli kaldığı eşi Mümtaz Mahal’in doğum yaptığı sırada ölümü üzerine, onun anısına yaptırmış. Eşinin asıl adı Ercümend Banu Begüm. Evlendikten sonra kocası ona “Dünyanın kraliçesi” anlamına gelen Mümtaz Mahal ismini takmış ve öyle bilinmiş.

Tac Mahal’i, ünlü Hint ozanı Rabindranath Tagore “Sonsuzluğun yüzünde bir gözyaşı damlası” olarak tanımlamış.

Hindistan’da gezilecek yerler listesinin ilk sırasında yer alan Tac Mahal, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer aldığı gibi “Dünyanın Yeni Yedi Harikası” arasında da sayılıyor. Yapının mimarları; Mimar Sinan’ın talebelerinden Mehmet İsa Efendi ve Mehmet İsmail Efendi ile yapıdaki yazıları yazan Hattat Serdar Efendi, eserin yapımı için Şah Cihan tarafından İstanbul’dan davet edilmiş. 1632’de inşasına başlanan eser, 20 yıl sonra 1652’de tamamlanmış.

Her yıl ortalama 3 milyon insan tarafından ziyaret edilen Tac Mahal’in yapımında beyaz mermer ve kırmızı kum taşı kullanılmış. Tac Mahal’in mermerleri üzerine yapılan oymalarda akik, kristal, firuze, yakut, zümrüt, elmas, topaz, inci, mercan, lacivert taşı, sedef, altın ve fildişi gibi değerli taşlar kullanılmış.

Hindistan’a Özgü Ulaşım Aracı Rikşa

Hindistan’da şehir içi ulaşımda yaygın olarak kullanılan araçlardan biri de “Rikşa” adı verilen  3 tekerlekli bisikletler. Bunun dışında bir de motosikletli olanları var. Her ikisinin de arka tarafında oturmak için bölmesi var. Hatta çoğu kişi bu aracı evi olarak kullanıyor. Araçta yatıp kalkıyorlar.

Ben de şehir içinde birçok yere giderken bu ulaşım araçlarını kullandım.

Bir Heykel Bir Diyalog

“Hocam tam motive olamıyorum. Yerim rahat değil. Kapmışsın yine iyi yeri.”

Hint Mutfağı

Tatlılardan yemeklere baharatların sıklıkla kullanıldığı Hint mutfağında en çok köri, kişniş, kimyon, zerdeçal ve zencefil başta olmak üzere çok çeşitli acılı baharatlar kullanılarak yapılmış yiyecekler tercih ediliyor. Ayrıca, Hindistan yüzyıllardır Avrupa’ya ve diğer ülkelere de baharat ihraç ediyor.

Hinduizm inancı nedeniyle Hint mutfağında inek eti kullanılmıyor. Yemeklerde daha çok tavuk eti ve deniz ürünleri kullanılıyor.

Damak zevkime en uygun yemek olarak “Biryani” denedim. Aromalı ve ince pirinçlerle yapılan bir çeşit pilav. Sade, sebzeli, tavuklu ya da balıklı tüketebiliyorsunuz. İçerisindeki baharatlarla birlikte biraz daha lezzetli oluyor.

Bir akşam, Chaat adı verilen ve kızarmış ekmek veya patatesin acı biber, nohut, yoğurt, zencefil ile başka pek çok baharatta bekletilmesiyle hazırlanan bir yiyecek denedim. İçeriğinden habersiz, sadece görüntüsüne bakarak tadına bakmak istedim. Fakat o kadar acı geldi ki bir tanesini yedikten sonra geri kalanını iade etmek zorunda kaldım.

Bir ara da dışarda dolaşırken sokak satıcısından, farklı meyvelerden oluşan bir meyve tabağı aldım. Yemeğe başladıktan sonra ağzıma baharat tadı gelince bütün iştahım gitti. Dilimlenmiş muzlardan karabiber tadı alınca bir süre baharattan soğudum.

Hindistan’a Ne Zaman Gidilir?

Hindistan’da yaz aylarında muson yağmurları tüm ülkede etkili olmaya başlıyor ve buna bağlı olarak seller görülüyor. Bu nedenle yaz dönemi için Hindistan gezisi planlamaktan kaçınmak gerekiyor.

Ülkeye gitmek için en ideal zamanlar, ekim ve mart ayları arası. Nisan ayından itibaren sıcaklıklar artmaya başlıyor. Mayıs ve haziran aylarında ise sıcaklık 40 derecenin üzerine çıkıyor ve aşırı nemli oluyor.

Ben, eylül ayında ziyaret etmiştim. Gezmemi engelleyecek aşırı sıcaklıklar yoktu.

Film Önerisi

Beyaz perdedeki adı Bollywood olan Hint filmleri gerek ülkemizde gerekse dünyada çok fazla izleniyor. En çok ses getiren film ise bildiğiniz gibi Oscar ödüllü “Milyoner (Slumdog Millionaire)”. Özellikle Hintli oyuncu ve yönetmen Aamir Khan’ın 3 İdiots, PK, Dangal ve Yerdeki Yıldızlar (Her Çocuk Özeldir) gibi IMDB puanı yüksek filmlerini de izlemişsinizdir.

Bunların dışında sizlere 2018 yapımı “Hıçkırık (Hichki)” adlı filmi tavsiye edebilirim. Nörolojik bir hastalık olan  Tourette Sendromlu genç kızın öğretmen olmak için gösterdiği mücadeleyi anlatıyor. Filmin IMDB puanı ise 7.5.

Günün Sözü

“Senede bir defa daha önce hiç görmediğin bir yere git.” – Dalai Lama

******************

Gelecek seferde, farklı bir diyarda tekrar buluşmak üzere.

Sağlık ve huzur dolu günler diliyorum.

Doç. Dr. Ali Fikret AYDIN

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
0
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Henüz yorum yok. İlk yorumu siz yapın!

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır