Şu anda okuyorsunuz
Grönland

Grönland

grönland

Yine büyük gün geldi çattı, içim kıpır kıpır. Çünkü Grönland’a giden ilk Türk kafilesinin içinde olmaktan kendi kendime büyük gurur duyuyorum. Ayrıca bir sürü de hayalim var. Fotoğraf çekeceğim, çok önemli olayları fotoğraflamak, eskimolar, buzullar, Haski köpeklerinin çektiği kızaklarla yol almak…öf, öffff

Sonra da o fotoğrafları insanlarla paylaşmak tarifsiz mutluluk veren bir duygu…

Yeşilköy Atatürk Havaalanına geldik, önce Fransa oradan aktarma yapıp Finlandiya’ ya uçacağız.

Paris’e geldik dakika bir gol bir. Hava muhalefeti nedeni ile tam 7 saat uçağımız rötar yaptı.

Neyse uçağa aldılar, havalandık ancak gri bir bulutun içinden ,hiçbir yer görmeden ve ara ara türbülanslara girerek uzunca bir süre uçtuk. Bir ara uçak hiç inmeyecekmiş gibi bir duyguya kapıldık, bu kadar ızdıraplı bir yolculuk şimdiye kadar yapmamıştık,

Havaalanından bizi bekleyen otobüsle, Grönland’’a götürecek gemiye gittik.

Bu gemi senede birkaç kez bu seferi yaptığından tamamen doluydu.

Prosedürler tamamlandı, daha sonra gemide tatbikat başladı. Herkes mecburen tatbikata katıldı. İşte o zaman başımıza geleceği az çok tahmin ettim ama hanımı korkutmamak için yiğitliğe … sürdürmemek adına belli etmemeye çalıştım.

Gemi hareket ettikten sonra, yatıp- kalkıp uçak yolculuğundaki çektiğimiz ızdırap dolu saatlere şükretmek zorunda olduğumuzu hissettik. Dalgalar geminin ucundan vurup taa arkaya kadar ulaşıyor, gemi fındık kabuğu gibi dalgalar üzerinde bata çıka yol alıyordu.

Gece boyunca kamarada uyumak mümkün değil, komidin kapakları, kapılar, gemi batıp çıktıkça bir açılıp bir kapanıyordu. Herkes gibi biz de korkudan kaptan köşkünün olduğu bölüme çıktık. İstifra edenler ağlayanlar, bağıranlar, kaptana akıl vermeye çalışanlar ,Kaptanın yedi sülalesi de bu kaostan nasibine düşeni alıyordu. Kaptan ve Ailesi pırıl pırıl olmuştu. tam bir curcuna hakimdi. Görevliler oradan oraya koşturup insanları sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

Sabah olduğunda deniz biraz sakinleşmişti. Herkes güvertede manzaranın keyfini çıkartıyordu. Balina ve Yunus sürüleri, aysbergler , muhteşem manzarada bize eşlik ediyorlardı.

Kaptanlar için en tehlikeli olayın aysbergler olduğu söylenir çünkü bu devasa buz kütleleri hareket ederler ve birden yolunuzun üstüne çıkarlar, gördüğünüz sadece 1/7′ dir 6 birim suyun içindedir ve aşağı doğru giderek genişler. Titanic de ilk seferinde böylesi devasa bir buz kütlesine çarptığı için batmıştır.

https://www.britannica.com/topic/Titanic

Grönland burnunu döndükten sonra deniz süt liman oldu. Artık heyecan tavan yapmıştı, karaya ayak basacak ve buraya gelmeden önce benim kurduğum hayallerim başlayacaktı.

Grönland’da 3-5 bin kişinin yaşadığı yerleşim yerleri şehir olarak geçiyor, tabii gülmemek için kendinizi zor tutuyorsunuz .

Buzul dağlarının arasından geçip limana yaklaşıyoruz. Heyhat !  ..Dakika 2 Gol 2…..

Global ısınmadan dolayı neredeyse 30 derece sıcaklık var.Bu güne kadar böyle bir sıcaklık görülmedi diyorlar. Bavullarımızda aksi gibi kışlık montlar, eldivenler, başlıklar ve kazaklarla ağzına kadar dolu. Bilseydik Antalya’ya gider gibi bir mayo 2-3 tişört koyar işi hallederdik.

Karaya ayak bastık ne kar var, ne haski köpeklerle kızaklar, ne de eskimolar ve yerleşim yerleri…

Kendimi aldatılmış gibi hissettim. Neyi fotoğraflayacaktım. Her şey çok olağandı. Buna rağmen ,sizlerle paylaşabilmek adına birkaç fotoğraf bulunsun kabilinden çekmeye başladım.

Aslında yine de çok güzel ve enteresan şeyler gördük şahit olduk.

Mavi görünümlü buzullar,( Buzullar neden mavi görünür aşağıdaki linki tıklayınız.)

https://www.greelane.com/tr/bilim-teknoloji-matematik/bilim/why-ice-is-blue-3983985

Buzulların, global ısınma nedeni ile büyük parçalar halinde kopuşları, büyük bir gürültü ile suya gömülmeleri ve tsunami benzeri dalgalarla etrafa yayılmaları.

Küçük minyon insanlar, hayat standardının çok yüksek oluşu ,oturduğumuz cafede küp şeker boyutundu kesilmiş çiğ Balina parçaları ikram edişleri bizi şaşırtan görüntülerdi.

Turistik eşya satan mağaralarda vahşi hayvan derileri ve tüylerinden yapılmış eşyalar astronomik fiyatlara satılıyor.

Balıkçılıkla geçinen, Dünyaya büyük oranda balık pazarlayan bu küçük ülke, aslında Danimarka Kraliçesinin koruması altında, bizdeki Kıbrıs uygulaması gibi bir durum. Maaşları ve ekonomik açıdan Danimarka’ya bağımlı.

Çok önemli bir şey de burada kış mevsimi başlarken ölmeyeceksiniz. Eğer ölürseniz, ilkbahar veya yaza kadar soğuk hava depolarında bekletiliyor, karlar kalktıktan sonra gömülüyorsunuz.

Grönland’da kuzeye doğru belli bir paralelin üstüne çıkamıyorsunuz. Çünkü yasak, Amerikan ordusunun tesisleri ve bilim adamları incelemeler yapıyorlar. Rant meselesi, Petrol, Doğalgaz ve buzulların altında kalan bir sürü maden…

Global ısınma bu hızla devam ederse, buzulların erimesiyle Bering Boğazı’ndan başlayarak Amerika’ya kadar yürüyerek gidilebileceği, petrol, doğalgaz ve madenlere daha kolay ulaşılabileceği, Avrupa’daki bir çok ülkenin sular altında kalacağı öngörüldüğünden çalışmalar son hızla devam ediyor.

İleride bir savaş çıkarsa şaşırmayın Çin, Rusya ve Amerika arasında…

İsterseniz bir de resmi ağızlardan yazılanlardan olayı inceleyelim.

Atlantik okyanusunun kuzeyinde yer alan Grönland yüz ölçümü bakımından dünyanın en büyük adası ve Kuzey Kutbu’nun yüzeyi en fazla buz kütlesiyle kaplı bölgesi. Günümüzde İskandinav Konseyi üyesi olan Grönland uzun süre Norveç toprağı olduktan sonra 1721 senesinde Danimarka’ya bağlandı. O dönemde Danimarka’nın kolonisi olan Grönland önce 1953’te eyalet statüsü kazandı, sonra da 1979 yılında özerk bir yönetim hakkı elde etti. Ayrıca Grönland 1973 senesinde Danimarka ile beraber o dönemki ismiyle Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) üye olmasına karşın, 1979 yılında elde ettiği özerkliğin ardından 1983 yılında referandumla üyelikten ayrıldı. Bunun en önemli gerekçesi olarak ise Grönland ekonomisinde büyük paya sahip olan balıkçılık konusunda topluluğun kısıtlamalarının kabul edilmemesi gösterildi.

Buna mukabil, özellikle balıkçılık konusunda AB ile Grönland arasında kapsamlı ilişkiler var: Grönland toplam balıkçılık ihracatının yüzde 95’ini Danimarka ve AB’ye yapıyor. Bunun dışında, yüzde 81’i tamamen buzullarla kaplı ada, ekonomik olarak bakıldığında, Danimarka’dan ciddi sübvansiyonlar alıyor

Uranyum ve demir gibi nadir elementlerin dünya rezervinin yüzde 35’ine sahip olan ülkede, bu cevherler yatırıma açık alanlar olmak itibarıyla Grönland’ın stratejik önemini artıran unsurlar arasında. Grönland’ın ekonomisiyle alakalı değinilmesi gereken en temel konulardan biri de (özellikle iklim değişikliğinin etkileri sonucu ortaya çıkan) enerji kaynakları potansiyeli. ABD Jeolojik Araştırma Kurumu’nun araştırmalarına göre Grönland’ın petrol rezervleri Suudi Arabistan’ın rezervlerinin takriben yarısı kadar. Batı Grönland-Doğu Kanada’daki keşfedilmemiş kaynaklar, kurumun tahmini ortalamalarına göre 10,7 milyar varil petrol, 75 trilyon metreküp gaz ve 1,7 milyar varil doğal gaz ihtiva ediyor

ABD Başkanı Donald Trump’ın buzullarla kaplı adayı satın almak istediğine dair haberlerle Grönland bir anda uluslararası gündemin ilk sırasına yerleşti. Başta pek de ciddiye alınmayan ve Trump’ın “olağan dışı” taleplerinden biri olarak değerlendirilen bu açıklama, ABD Başkanı’nın adayı gerçekten satın almak istediğinin anlaşılmasıyla ciddiyet kazandı. Olay “Grönland satılık değil” cevabını alan Trump’ın planlı Danimarka ziyaretini iptal etmesiyle diplomatik gerilime de yol açtı. Her ne kadar ABD Başkanı Trump adaya ilgisini “bir tür gayrimenkul anlaşması” olarak nitelendirse de, konu farklı boyutlarıyla analiz edilmesi gereken stratejik önemi haiz. Bu boyutlar ise Arktik bölgesi jeopolitik mücadelesinde Grönland’ın konumu, adanın ABD için önemi ve son olarak ABD-Çin rekabetinde Grönland’ın önemi olarak sıralanabilir.

ABD’nin Grönland’a yönelik artan ilgisi konusunda ilk analiz edilmesi gereken husus, Arktik bölgesinde sürmekte olan jeopolitik hakimiyet mücadelesi. İklim değişikliğinin yol açtığı küresel ısınma, Arktik bölgesindeki buzulları eriterek “Kutup Çağı” olarak nitelenen yeni bir dönemin başlamasına, dolayısıyla bölgenin jeopolitik öneminin artmasına yol açtı. Arktik bölgesi hem daha kısa deniz ticareti yollarıyla hem balıkçılık potansiyeliyle hem de varlığı ortaya konulan maden ve hidrokarbon enerji kaynaklarıyla yeni bir rekabet alanına ve yoğunluğu her geçen gün artan bir ilginin odağına dönüşüyor. Dolayısıyla bu durum Arktik bölgesinde bir hakimiyet mücadelesinin yaşanmasına neden oluyor. Arktik bölgesi sekiz devleti (Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Danimarka, İzlanda, Norveç, İsveç ve Finlandiya) kapsamasına rağmen, doğrudan Arktik okyanusuna (Kuzey Buz Denizi) kıyıdaş olan ülkeler Rusya, ABD, Kanada, Norveç ve Danimarka’dır (Grönland). Bu ülkeler “Arktik beşlisi” olarak adlandırılıyor.

Grönland’a olan ilginin son dönemlerdeki bu ani yükselişinin ikinci muhtemel sebebini anlayabilmek için, adanın ABD açısından taşıdığı önemin analiz edilmesi gerekiyor. Tarihsel olarak bakıldığında, ada İkinci Dünya Savaşı’ndan beri ABD’nin güvenliği açısından önemli bir konuma sahip. O dönemde Grönland Nazi gemilerinin ve denizaltılarının Arktik bölgesine geçişinin takip edildiği stratejik bir alandı. ABD 1943 yılında Grönland Thule’de en uzak noktada bulunan Kuzey Hava Üssü’nü kurmuştu. Bu da yine ABD güvenliği için adanın önemini gösteren işaretlerden biri olarak değerlendirilebilir. 1946 yılında dönemin ABD başkanı Harry Truman Grönland’ı Danimarka’dan satın almak için 100 milyon dolar değerinde altın teklif etmiş, ancak bu teklif kabul görmemişti.

Yine Grönland ve bahsi geçen hava üssü Soğuk Savaş döneminde de ABD güvenliğinde önemli bir yer işgal etmişti. Soğuk Savaş boyunca Thule Hava Üssü potansiyel Sovyet saldırılarına karşı ilk gözlem noktası olmuştu. Grönland’ın Soğuk Savaş sonrası dönemde ABD güvenliği açısından önemi değerlendirildiğinde de pek bir şey değişmemiş görünüyor. Genel kanı Grönland’ın hem Kuzey Amerika’nın güvenliğinde hem de spesifik olarak ABD’nin ulusal güvenliğinde kilit rol oynadığı yönündedir. Bu iddiayı destekleyen şey ise adanın balistik füze savunması için erken uyarı sağlayan bir konumda olduğu gerçeğidir.

Tüm bunların ötesinde, iklim değişikliği nedeniyle Grönland ve etrafında varlığı bilinir hale gelen enerji kaynakları ABD’nin enerji güvenliğinin sağlanması açısından da önem arz etmektedir. Grönland’ı güvenlik açısından önemli hale getiren bir başka husus ise bölgede tarih boyunca kullanılmak için sık sık denemelerin yapıldığı, ancak buzullar yüzünden hep ötelenen yeni ticaret yollarının, artık iklim değişikliği nedeniyle sene boyunca kullanıma daha uzun süre açık kalmasıdır. Başka bir değişle, buzulların erimesi ticaret yollarını geçmişe kıyasla daha kullanılabilir hale getiriyor. Bu durum, yani Avrupa-Asya arasında yeni oluşan deniz yolları ve bu yolların hakimiyeti konusu da ABD’nin Grönland’a olan ilgisini artırıyor ve adayı ABD’nin ekonomik güvenliği açısından da önemli bir konuma getiriyor. Netice olarak, Grönland’ı uzun bir zamandır bir güvenlik unsuru olarak gören ABD’nin şu anki konjonktürde de adaya olan ilgisi yadsınacak bir durum teşkil etmiyor.

ABD-Çin rekabeti bağlamında Grönland

Trump’ın Grönland’ı satın almak istemesinin muhtemel nedenlerinden biri de ABD-Çin rekabetinde aranmalıdır. ABD-Çin rekabeti sadece iki ülke arasındaki ilişkileri etkilememekte, bu rekabetin küresel sonuçları da olmaktadır. Dünya ekonomi-politiğinin merkezinin Atlantik’ten Pasifik’e kayma tartışmalarının yaşanmasının temelinde, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’nın, ardından 1970’lerin son dönemlerinden itibaren Deng Şiaoping yönetimindeki Çin’in, “Asya Kaplanları” ve “Asya’nın dört küçük ejderhası” olarak tanımlanan ülkelerin (Tayvan, Hong Kong, Singapur, Güney Kore) ve Hindistan’ın ekonomik kalkınmaları yatmaktadır. Asya’nın dünyanın en kalabalık kıtası olması da bölgeyi önemli bir pazar haline getirmiştir. Bu durum, başta ABD olmak üzere birçok ülkenin kıtaya ilgilerinin artmasına neden olmuştur.

Buna ek olarak, ABD ve Çin’in sırasıyla dünyanın birinci ve ikinci ekonomileri olmaları, ayrıca iki ülkenin birbirleri için önemli ticaret ortakları olmaları, bu iki ülke arasındaki rekabetin küresel sonuçlar doğurmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, ABD hegemonik pozisyonunu korumak için gerek Asya’daki bölgesel örgütlenmelerle ilişkiler geliştirmiş gerekse de Çin’i dengeleme ve çevreleme politikaları takip etmiştir. Çin ise hem kendi bölgesinde hem de küresel manada, ilişkilerini ekonomi ve ticaret temelli inşa etmiş, dış politikasını yumuşak güç ve yatırımlar üzerine kurmuştur. Bu rekabet öyle bir boyuta ulaşmıştır ki son dönemde bir ABD-Çin ticaret savaşına evrilmiştir. Bu çerçevede, ABD öncelikle kendi ekonomisini korumak için Çin ürünlerine ek vergi getirdi, sonra Huawei yaptırımları gündeme geldi. ABD-Çin ilişkileri, özellikle de ekonomi alanında inişli çıkışlı bir seyir izlerken, Çin’in halihazırda devam eden Hong Kong olaylarından ABD’yi sorumlu tutması, iki ülke arasındaki ilişkinin durumunu da ortaya koyuyor. ABD Başkanı Trump’ın 1 Eylül 2019 itibariyle daha önce vergi getirilmemiş Çin mallarına yaklaşık 300 milyar dolarlık vergi koyacağını açıklaması ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşını daha da kızıştıracaktır.

“Kutup İpek Yolu”

Bu çerçevede ilerleyen iki ülke arasındaki rekabetin bir başka yansıma alanı ise genelde Arktik bölgesi, özelde ise Grönland. Bölgeyle alakalı herhangi bir toprak ya da deniz egemenlik alanı iddiası olmamasına rağmen Çin, buzulların erimesiyle ortaya çıkan yeni ticaret rotalarından faydalanmak için, bölgede dengeleri değiştirecek bir varlık göstermekte. Çin 2004 yılında bilimsel çalışmalar yapmak üzere bölgeye misyonlar göndermişti. Bunun dışında, son birkaç yılda Çinli bir firma Grönland’da madencilikle alakalı haklar kazanmış ve yatırım yapmıştı. 2016 yılında diğer bir Çinli firma Grönland’daki eski bir ABD üssünü satın almak için çabaladıysa da Danimarka’nın onaylamamasıyla bu girişim sonucuz kalmıştı. Aslında bu girişim, Çin’in bölgeyle sadece ekonomik değil, aynı zamanda askeri amaçlarla da ilgilendiğini gösteriyor. Ocak 2018’de ise Çin bölgedeki deniz yollarında etkinliğini arttırmak için ¨Kutup İpek Yolu¨ stratejisini açıkladı. Çin aynı zamanda Rusya ile özellikle Arktik bölgesindeki enerji sektöründe geliştirdiği işbirliği ve ortaklıklarla da etkinliğini arttırmaya ve bir Arktik aktörü olmaya çalışıyor. ABD büyük bir rekabet içinde bulunduğu Çin’in genel olarak Arktik, özelde de Grönland dahilinde geliştirdiği ilişkilerden hiç memnun değil. Bu anlamda, ABD’nin Grönland’ı satın almak istemesinin Çin’in etkinliğini azaltmak ya da adadaki mevcudiyetini sonlandırmak için geliştirilen bir dış politika formülünün bir parçası olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

[Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi olan Dr. İlhan Sağsen enerji ve enerji jeopolitiği alanlarında çalışmaktadır]

Ulaşım anlamında ikliminden ve coğrafyasından dolayı Grönland’da  otoyol bulunmuyor, yakın mesafelerde köpeklerin çektiği kızaklar taşıma aracı olarak kullanılırken, ulaşım genelde havayolu ile sağlanmakta, bu sebeple de Grönland‘da her şehirde havaalanı bulunmakta.

Trump’ın Grönland arzusu ve dünyanın emperyalist yeniden paylaşımı

Bill Van Auken
26 Ağustos 2019

ABD şirket medyası, Donald Trump’ın Grönland’ı Danimarka’dan satın alma arzusunu çevreleyen anlaşmazlığa, bu teklifi kendi sözleriyle sadece yeni bir “büyük emlak” anlaşması olarak gören ABD başkanının rakipsiz baş anlaşma yapıcı pozunun bir diğer gülünç örneği muamelesi yaptı.

Trump Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen’in açık teklifi “saçma” olarak geri çevirmesi nedeniyle Eylül ayı başındaki Danimarka resmi ziyaretini iptal ettiğini açıklayınca, konuyla ilgili haberler yön değiştirdi. Trump, Danimarka başbakanının yanıtını “edepsiz” olarak niteledi ve şunu ekledi: “Amerika Birleşik Devletleri ile böyle konuşamazsınız, en azından ben varken.”

Trump, Washington’ın hem Afganistan’daki hem Irak’taki saldırı savaşlarına asker gönderen ve dünya çapında ABD emperyalizminin aşağılık bir destekçisi işlevi gören NATO müttefiki Danimarka’ya hor davranmakla eleştirildi.

Ancak medyanın büyük kısmının görmezden gelmeyi seçtiği şey, Trump’ın Danimarka’ya ve Grönland’a yönelik kaba yaklaşımının altında yatan asıl emperyalist çıkarlardır.

Dünyanın en büyük adası ve Avrasya ile Kuzey Amerika arasındaki doğal bir bariyer olan Grönland, uzun zamandır ABD emperyalizminin stratejik çıkar alanıdır. İkinci Dünya Savaşı sırasında, ABD ordusu, Nazilerin Danimarka’yı işgal etmesinin ardından, Alman ordusunun ABD kentlerini bombalamak üzere kullanılabilecek hava üsleri kurmasını engellemek için o sırada Danimarka’nın sömürge toprağı olan Grönland’ı işgal etmişti.

Savaştan sonra, Başkan Harry Truman’ın Demokratik Partili yönetimi, Grönland’ı satın almak için, bugün kabaca 1,3 milyar dolara denk düşen 100 milyon dolar değerinde altın teklif etti. Söz konusu teklif, Washington’ın İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Sovyetler Birliği ile askeri çatışmaya hazırlandığı sırada yapılmıştı.

Danimarka hükümeti adayı satmayı reddetmekle birlikte, Washington’a, ABD ordusunu Grönland’da konuşlandırması için kapsamlı haklar tanıdı. Grönland’ın uzak kuzeybatısında II. Dünya Savaşı sırasında kurulmuş olan Thule Hava Üssü, Washington’ın nükleer savaş makinesindeki büyük bir tesis olarak geliştirildi. Burası, Pentagon’un Balistik Füze Uyarı Sistemi için bir cephe hattı izleme istasyonunun yanı sıra, ABD ordusunun casus uygu programına önemli bir üs sağlıyordu.

Kennedy yönetimi döneminde, Grönland’ı Sovyetler Birliği’ne karşı bir nükleer saldırı savaşının fırlatma rampasına dönüştürme girişimi söz konusu oldu. ABD ordusu, Iceworm Projesi kod adı altında, Grönland’ın buz tabakasının altına nükleer başlıklı 600 dolayında orta menzilli füze yerleştirme yönünde bir plan geliştirdi. Plan, Sovyet ordusunun fırlatma mevzilerinin yerini kesin olarak saptamasını zorlaştırmak üzere, kabaca New York eyaleti büyüklüğünde bir bölgeyi kapsayan binlerce atış mevziisini birleştiren 2.500 mil uzunluğunda bir yeraltı tren rayı inşa edilmesini gerektiriyordu. Sonunda, Pentagon, Grönland’ı örten buz tabakasındaki kaymanın böylesi karmaşık bir yeraltı tesisinin sürdürülmesini olanaksız hale getirdiğini keşfedince, plandan vazgeçti.

Grönland üzerine en son anlaşmazlığın, tam da Pentagon’un yeni karadan fırlatmalı orta menzilli kruz füzeleriyle deneme atışları yaptığı anda gelmesi tesadüf değildir. Söz konusu füzeler, Washington’ın yürürlükten kaldırdığı bir anlaşma uyarınca daha öncesinde yasaktı.

Thule’deki işlemler SSCB’nin dağıtılmasından sonra azaltılmış olsa da, Grönland, yeni bir dünya savaşı için hazırlıkların ayrılmaz parçası olan “Kuzey Kutup Bölgesi (Arktika) uğruna kapışma” bağlamında, bir kez daha ABD’nin stratejik çıkarlarının bir odak noktası haline gelmiş durumda.

İklim değişikliği, Grönland’ı yeni bir cephe hattına dönüştürdü. Bölgedeki buz tabakasının deniz seviyelerini yükseltme ve bir küresel felaket tehdidi oluşturarak erimesi, Avrupa’yı, Asya’yı ve Kuzey Amerika’yı birbirine bağlayan yeni deniz rotaları açmaya başlıyor. Bu durum, aynı zamanda, Arktika’nın kaynaklarından faydalanma olasılığı yaratıyor. Bölgede, dünyanın keşfedilmemiş doğalgaz rezervlerinin yüzde 30’unun ve keşfedilmemiş petrol rezervinin yüzde 13’ünün olduğu; ayrıca üretimi şu anda Çin’in hakimiyetinde olan ender madenleri, stratejik maddeleri kapsayan büyük maden yataklarının bulunduğu tahmin ediliyor.

Çin, geçtiğimiz yıl, “Kutupsal İpek Yolu” planlarını açıkladı ve Grönland’da –ABD’nin şiddetle karşı çıktığı– hava ve deniz limanlarının inşasını içeren yatırım anlaşmaları peşinde koşuyor. Rusya da kendi uzak kuzeyini geliştirme peşinde koşuyor ve Kuzey Kutup Dairesi’nin iç tarafındaki bölgenin büyük kısmı üzerinde egemenlik ileri sürüyor.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, geçtiğimiz Mayıs ayında, Arktika Konseyi’nin toplantısına katılmak üzere Finlandiya’ya gitmiş ve yaptığı haydutça konuşmada, bölgenin “bir küresel güç ve rekabet alanı” olduğunu ilan etmişti. Pompeo, Çin’i, Kuzey Buz Denizi’ni “yeni bir Güney Çin Denizi”ne dönüştürmeye kalkışmakla suçladı ve Rusya’nın “ordu çizmesi biçimde kar izleri bıraktığını” söyledi. Pompeo’ya göre, her iki ülke de “saldırgan bir şekilde” davranıyordu.

ABD ordusu, Çin’in bölgede bir köprübaşı elde etmesini engellemek için askeri güç tehdidinde bulunurken, Rusya ile bir askeri cepheleşme kışkırtmak amacıyla, Kuzey Kutup Bölgesi’nde –tıpkı Güney Çin Denizi’ndekiler gibi– “denizcilik özgürlüğü” operasyonlarına hazırlanıyor.

New York Times, Perşembe günü Trump’ın Danimarka’ya yaklaşımını eleştirdiği başyazısında, başkanın ağzından da çıkmış olabilecek sözcüklerle, kaynaklarından ve stratejik öneminden bahsederek, “Grönland’ın elde edilmesi ABD için hoş olurdu,” diye onaylıyor.

Bununla birlikte, başyazı, “büyük güçlerin toprak ve sömürge fethetmeyi ya da satın almayı kendi uygarlaştırıcı görevleri olarak gördükleri dünya çoktan sona erdi,” diye devam ediyor.

Benzer şekilde, Danimarka başbakanı, Pazar günü Grönland’a yaptığı ziyaret sırasında, “Başka ülkeleri ve nüfusları alıp sattığınız günler neyse ki son buldu,” diye belirtti.

Her iki açıklama da yanlıştır. Trump’ın Grönland’ı kaba bir şekilde satın alma arzusu bir sapma ya da onun bir emlak dolandırıcısı, kumarhane üçkağıtçısı ve televizyon şovu yıldızı olduğu günlerinin çılgınca tekrarlanması değildir.

ABD emperyalizmi, yaklaşık otuz yıldır Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da ve Suriye’de kesintisiz bir şekilde yeni sömürgeci fetih savaşları yürütmüştür. Toprak fethetme günlerinin geride kaldığını iddia etmek için, bütün bu savaşları desteklemiş olan New York Times’ınki gibi kendi kendine hizmet eden ve sarsıcı düzeyde bir unutkanlık gerekir.

ABD hükümetlerinin (hem Demokratlar hem Cumhuriyetçiler döneminde) yürüttüğü militarist ve emperyalist politikalar, son tahlilde, bu hükümetlerin küresel kapitalizmin krizine yanıtıdır. Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyeti üzerinde yükselen ekonomik sistemin anarşik karakterinin üstesinden gelemez ve küresel ölçekte birbirine bağlanmış bir ekonominin muazzam gelişimi ile varlığını sürdüren kapitalist ulus devlet sistemini bağdaştıramaz.

Lenin, Birinci Dünya Savaşı’nın ortasında yazdığı Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması adlı eserinde, şunları açıklamıştı: “dünyanın halihazırda paylaşılmış olması, her çeşit toprağa ulaşmak için bir yeniden paylaşım tasarlayanları zorunlu kılmaktadır ve (2) emperyalizmin temel bir niteliği, egemenlik arayışındaki; yani doğrudan kendisi için değil ama düşmanı zayıflatmak ve egemenliğinin altını oymak için toprak fethetme arayışındaki birkaç büyük güç arasındaki rekabettir.” Trump’ın Grönland’a yönelik taleplerinin altında yatan dürtüler tam olarak bunlardır. Bu talepler, hem Çin’i ve Rusya’yı hem de Avrupa’yı hedef almaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri başkanının bugün çıplak emperyalist ilhak ve sömürge fethi dilini konuşuyor olması, bir üçüncü dünya savaşına doğru gidişteki ilerlemenin yalnızca başka bir dışavurumudur.

ABD emperyalizminin izlediği pervasız ve yıkıcı politikalar, ABD dahil bütün dünyada toplumsal gerilimlerde ve sınıf mücadelesinde muazzam bir büyümeye neden oluyor. Yeni bir dünya savaşı yönünde büyüyen tehlikeye verilecek tek geçerli yanıt burada yatmaktadır. Belirleyici sorun, işçi sınıfına dayanan uluslararası, sosyalist bir savaş karşıtı hareketin inşa edilmesidir.

https://www.nato.int/docu/review/tr/articles/2019/06/28/kuzey-kutup-boelgesinde-guevenligin-degisen-cehresi-ng-shape-of-arctic-security/index.html

https://www.eea.europa.eu/tr/articles/kuzey-kutbu

http://www.celebialper.com/ulkeler/gronland/gronland-yasam-sehirler-insanlar-iklim.html

Kemal KAYA

Bu içeriğe tepkiniz nasıl oldu?
Bayıldım
0
Kızgın
3
Komik
0
Şaşkın
0
Üzgün
0
Yorumları Görüntüle (2)
  • berbat bir yazi. kim okuyacak bu sacmaligi? o fotograflara oyle bir photoshop yapilmis ki sorma gitsin. bakmak mumkun degil. giden bir degil ansiklopediden kopyala yapistir yapan birine ait yazi.. keske gidip de parani bosa harcamasaydin. neden o dis linkleri verdiniz bir tek bu siteler mi anlatiyor gronlandi? bir tek bu siteler mi yardimci olacak okuyuculara. yaziklar olsun size. yuzunuze tukuruyorum.

Bir cevap bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Türkiye'den ve Dünya’dan kadınlara öncelikli olarak, bütün kesimi ilgilendiren haberler tarafımızca bizzat yapılmaktadır. La Femme Nicomedia bir markadır. Her hakkı saklıdır. Bu websitesinde yer alan hiçbir metin/haber izin almadan kopyalanamaz.

Yukarı Kaydır