DEMİR TANRISI HEPHAİSTOS’UN İNTİKAMI BÖLÜM: 1

Ateşin ve zanaatkarların Tanrısı Hephaistos aynı zamanda Olympos Dağı’nın da demircisiydi… Athena’yı tek başına, başından çıkarıp dünyaya getiren Zeus’tan öç almak amacıyla, “Hera onu Zeus’un hiç bir katkısı olmadan doğurdu” der Hesiodos… Hephaistos doğduğunda o kadar çirkindir ki; Hera onun çirkinliğinden utanır. Robert Graves’in “Hephaistos” hikayesinde; “Hera O’nu Olimpos’tan aşağıya öyle bir attı ki, taa Limnos adasına düştü ve bu tam bir gün sürdü” der… Hephaistos adaya düştüğünde sakatlanır, zaten çirkin ve kambur olan zavallı, şimdi bir de topaldır. Olimpos’un hem çirkin, hem de topal tek Tanrısı O’dur. Bu duruma tek üzülen de Tanrıça Thetis’dir… Geçen yıllar içinde Hephaistos, Tanrıça Thetis’in yardımıyla adanın en usta demircisinin yanında, parlayan bir zanaatkar olur, burada demir, bronz ve değerli madenleri işlemeyi öğrenmiştir. O zamana kadar kimsenin görmediği incelikte eserler yaratmaya başlayan Hepsaitos bir yanardağın içine demir atölyesi kurar. Bu demirhane de insanları hayrete düşürecek sanat şaheserleri yaratır. Öyle ki artık zanaatkarların Tanrısı olarak anılır. Hephaistos, pek çok söylencede rastladığımız “Hermes’in miğferi”, “Aphrodite’nin kemeri” ve Pandora’nın Kutusu” gibi harika şeyleri yaratan Tanrıdır ayrıca… Aradan geçen yıllar içinde Hephaistos annesi Hera’nın onu istemeyişine önce çok üzülür, kahreder, ama sonraları bu üzüntü yerini acımasız bir kine bırakır. Annesini ve onun kendisine yaptıklarını bir türlü unutamaz. Hera tarafından terk edilişi,Tanrılar dağından atılışı Hephaistos’un içinde bir sızı olarak onu daima rahatsız eder. İçin için annesinden intikam almayı planlayan genç Tanrı, bir gün herkesin en az bir kere oturmak isteyeceği mükemmellikte bir “Altın taht” yapar, soranlara da “annem için” der. Bu tam da Hera’ya layık bir tahttır…Ama!!!… Hephaistos, her yerde yaptığı bu “Altın taht” tan bahseder, bilir ki bu haber ulaşacaktır Olimpos’a en kısa sürede ; “Dünyada eşi benzeri olmayan, adına, şanına yakışır bir altın taht yaptım annem için, umarım bir gün beni görmek ister ve ben O’nu bu tahtta otururken ağırlayabilirim” diye… ” Tabi ki Hera’nın kulağına gider bu haber, ama O Hephaistos’u değil, “Altın taht”ı merak eder daha çok. Bir çırpıda gider Limnos’a, bulur Tanrıların en çirkini, topal Hephaistos’u mağarasında, gözleri kamaşır Altın tahtı görünce, daha bir çift laf etmeden oturur tahtına… Nasıl bir kinle yaptıysa o tahtı Hephaistos, oturur oturmaz kalın zincirler kıskıvrak bağlar Hera’yı. Artık bir tek O kurtarabilir bu tuzaktan annesini, şimdi bir tek O bakabilir annesinin gözlerinin içine, yıllarca içinde biriken kinle, derin derin… Bu durum Tanrıların kulağına gidince, Hera’yı kuratarabilecek tek kişi olan Hephaistos’u Olimpos’a davet ederler. O’nun da yıllardır beklediği bu değil midir zaten? Ama inat eder, inletir hepsini bir bir. Sonunda Dionysos’un ikram ettiği şarapla kendinden geçen Hephaistos ikna olur ve tutar Olimpos’un yolunu… Bakar ki Hephaistos, “gel sen de bizimle yaşa Olimpos’ta, yeter ki Hera’yı kurtar bu tuzaktan” diye yalvarmakta bütün Tanrılar Tanrıçalar, hatta Zeus bile. “Ancak iki şart karşılığında kabul ederim” der Hephaistos annesi Hera’yı serbest bırakmayı… Öncelikle tüm canlıların en güzeli, Tanrılar ve ölümlülerin ya da onu gören herkesin onun güzelliği ile büyülendiği Aphrodite’i eş olarak ister ve saygın bir Tanrı olarak Olimpos’ta yaşamaktır arzusu… *Tablo 1-Diego Velazquez’in 1630 tarihli “The Forge of Vulcan” / “Vulcan’ın demir atölyesi” adlı tablosu. Vulcan, Hephaistos’un Roma mitolojisindeki karşılığıdır. Tabloda Hellios, Hephaistos’a karısı Aphrodit’in kendisini Ares’le aldattığını haber veriyor

Eser İspanya “Moseo del Prado” da sergilenmektedir…

*Referans1 /Platon- ”Kötülük Problemi”…

*Referans2 / Robert Greves- “Yunan Mitleri”…

Sedef DİNKÇİ @arkeoportal